3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
812
Okunma
Heyacandan sesi titriyordu Gülistan’ın.Mehmet öyle güzel gülümsüyordu ki bir papatyaya konan kelebek gibi dudakları öyle narin kıvrılıyordu.
Az sonra arabaya bindiler göz açıp kapanıncaya kadar partiye gelmişlerdi bile. Kapıda ortak arkadaşlarıyla karşılaştılar.Biraz muhabbetten sonra bir masaya oturdular. Loş bir ışık vardı, bazen Mehmet’in yüzüne vuruyordu kalbindeki gizemi gösteriyordu sanki. Acaba orada Gülistan’a ayrılan yer ne kadardı?
Gülistan böyle bir hayalde iken,
Mehmet hadi dans edelim dedi Gülistan’a.
Gülistan ben dans etmeyi bilmiyorum dedi.
Çünkü: Mehmet , Gülistan’ın ilk aşkı idi.
Mehmet, ben sana öğretirim dedi.
Hafif bir müzik çalıyordu, sevgililer hiç ayrılmayacak şekilde yakındılar.
El ele göz göze idi yer ile gök. Saatler durmuştu, kelebeklerin ömrü uzuyordu.
Bir ömre sığacak bir mutluluktu.Belki de ilk ve sonların sonu idi.
Müzik bitti ve herkes yerine oturdu.
Masada hararetli bir konuşma vardı. Murat, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarından bahsediyordu.
Mehmet konuşmaya kaldığı yerden devam etti:
O ve arkadaşları sadece bu ülkeyi ABD emperyalizmine karşı savunan gerçek vatanseverlerdi.
Bozkurt Ülküsüne dayanan soyumuzun gençleri de onları dinsiz, imansız, anarşist ilan etmişlerdi.
Gülistan’ın gözünün içine bakarak devam etti.
Deniz Gezmiş babasına gönderdiği mektubun son kısmında şöyle diyordu:
" Şu anda yaptıklarımdan en ufak bir pismanlık duymadığımı belirtir; seni, annemi ve kardeşlerimi devrimciliğin olanca ateşiyle kucaklarım".
Mehmet’in gözleri doldu ve Gülistan da üzüldü ve içinden: keşke bu genç yaşta ölmeseydi keşke devlete itaat etseydi diye geçirdi.
Gülistan küçük bir köyde doğmuştu.
Ona göre: Devlet , babaydı ve halkta onun çocuklarıydı.
Mehmet de Çin entrikalarına inanıyordu.
Nasıl da beynini yıkamışlardı!
Kürşat olabilirdi aslında. Bizim davamız Turan olmalıydı.
Mehmet koministin ta kendisiydi.Nazım Hikmet gibi.
Of Mehmet offf dedi içinden...
Mehmet böyle düşündüğünü bilse kimbilir ne kadar sinirlenirdi?
Gülistan, Mehmetle mümkün olduğunca siyasi tartışmalara girmezdi.
Mehmet’in net tavrı onu ürkütüyordu ve ondan çekiniyordu.
Parti bitti, herkes evlerine gitmek için yola koyuldular.
Mehmet Gülistan’ı evinin önüne bıraktı ve tembihledi:
Yarın, sakın Ülkücüler gecesine gitme dedi.
Gülistan bir şey diyemedi.Mehmet’i herşeyden çok seviyordu.
Sonra vedalaştı eve çıktı ve arkadaşlarına Mehmetle geçirdikleri güzel anları anlattı.
Aynı zamanda Mehmet’in düşüncesinden de söz etti.
Ev arkadaşlarından Halide Mehmet’i tanıyordu ve onun doğrularının dışına çıkmaması hususunda Gülistan’ı uyardı.
Fatma, Güzin ve Süheyla olmaz öyle şey dedi.
Mehmet, Gülistan’ın düşüncelerine saygı duyması gerekir dedi.
Hem Mehmet şimdiden böyle yaparsa ileride önü hiç alınmaz onun.
Yarın hep birlikte gidelim Ülkücüler gecesine hem Mehmet nerden bilecek ki?
Ertesi gün büyük bir heyecanla salona girdiler.
Salon hep bir ağızdan ’Başbuğ Türkeş’ sesiyle inliyordu. Büyük halkalar eşliğinde dönüyorlar , ortada bayrak gösterileri adeta nefes kesiyordu.
Gülistan ve arkadaşları büyülenmiş gibi idiler eve gelirken yolda birbirlerine bu manzarayı anlatıyorlardı.
Derken kapıda biri vardı.Mehmet gelmişti.
Gulistan:
Aman Allah’ım dedi kuş olup uçsam keşke.... Mehmet ağır adımlarla yanına yaklaşınca diğer kızlar eve çıktı.
Mehmet:
-Ben sana gitme demiştim, sen gittin.
Sen benim ileriki hayatımı paylaşacağım insandın ama şimdi bitti, dedi.
Mehmet , Gülistanla evlenmeyi düşünüyormuş ama bunu ayrıldığı akşam söylüyordu