Son birkaç gündür üzerinde konuşulan ENSAR vakfı değil de ne yazıktır ki bir söz. Neden bahsettiğimi anladınız elbette. Yaygara koparılan ÖZÜR meselesi…


Türkçede lastikli sözcükler çoktur, kafa nereye giderse o sözcük te oraya gider.
Muhatabınız bir kadın değildir, onu kadın olarak görmek zaten cinsiyetçilik yapmak demektir. Sözünü ettiğimiz kişi bir bakan’dır. NOKTA


Önüne yatmak sözünün cinsiyetçi bir tarafı yoktur olmamalı. NOKTA.



Davutoğlu’nun “namus meselesi” dediği sözü bakan için değil, hayatları elinden alınan çocuklar ve onların aileleri adına söylemesi gerekirdi.


Kadına bakış açısına deliren bir kadın olarak söylüyorum bunu. Onca çocuğun hayatı elinden alınmış olmasının hiçbir önemi yok, amma velâkin VAKFIN ve de bakan hanımdan özür dilenmesi ve de “kendilerinin çalıp oynadığı” şekide meclisten geçirdiklerinin kutlaması çok önem arzediyor.


Nitekim söyleneni öyle bir velveleye verdiler ki, ensar kaynadı gitti nokta kadar kaldı, o da yakında silinir nasılsa.



Kadına bakış açısını her yerde ortaya koyan AKP şimdi bir kadın için neden bu kadar haykırmaktalar ?!

Çok geçmedi, geçenlerde AKP’li Of Belediye Başkan Vekili Halil Alireisoğlu Trabzon İl Müftülüğü görevlisi Ayşe Yılmaz’ın konuşmasına

“Sen kimsin de bize vaaz veriyorsun? Bu kadın nereden çıktı? Bu ne iş. Erkekler kadınlardan vaiz mi alırmış?
Bizim kadınlardan alacağımız eğitime ihtiyacımız yok” diye bağırarak mikrofonun sesini kapattırıp salonun şalterini indirtecek kadar ileri gidebiliyor.

Yetmiyor, Davutoğlu’na durumu aktaracağını söylüyor. Burada konuşan kadın suçlu durumuna düşürülüyor.

“Temelde bayan olduğu için tepki gösterdim. Bayanların konuşacağı yer vardır, erkeklerin konuşacağı yer vardır” diyen ortaçağlı, gitsin mecliste bakanın konuşmasını engellesin o zaman.



Yeniden esas konuya dönelim:
bu konuda çokça yazılıp çizildi ; Yılmaz Özdil , Emin Çölaşan, Bekir Coşkun, Mehmet Türker vb. hakkını yememek gerek elbette ama hiç kimse Ayşe ARMAN gibi anlaşılır ve de her cümlesi CUK oturacak kadar değildi.

Bir hemcinsine karşı bu yazıyı yazabilmek bin kez alkışlanası bir durum.
Dobro dobro “ ortada kuyu var yandan geç” demeden, kıvırtmadan, dümdüz yazmış ve noktayı da koymuş.

Bravo Ayşe ARMAN! Bin kez alkış sana…

Ve Ahmet Hakan’ın yazdığı yazıya gelelim:

Eğer “yatmak” kelimesini kullanıyorsanız, akla gelecek olan şey herkesin aklına gelendir diyen
Ahmet Hakan ne yazık ki yanılmaktadır. Niye birçok kişinin akına gelmeyen ve bu konuda yazanlar farklı düşünmektediler. Bu konuda başka haberlerde de aynı söz geçerken, kimsenin aklına özür dilemelisin bu konuda yanlış yaptın diyen olmuyor.

Ahmet Hakan’ın Kılıçtaroğlu’nun söylediğinin düşüncesizlik-özensizlik-sorumsuzluk olduğunu yazmış ve özür gerektirir demiş .

Kusura bakmasın burada özür gerektirecek bir durum söz konusu değildir. Bir kadın değil, bir bakan bakış açınız olmalı ki böylelikle cinsiyet ayrımını da yapmamış olasınız. NOKTA

Bir ülkede “annesinin diz kapağının üstünü görürse günah” diyenlerin aklı zaten başka tarafa çalışmaktadır.



Dikkatinizi çekerim: devletin kanalında bu konuya basitçe “bir sapığın sapıklığı” denebiliyor ise
olaya ne denli ciddiyetsiz bakıldığı ortadadır. Bir sapık değil de ya daha başka sapıklar da var ise, o zaman ne diyeceksiniz? Zaten hali hazırda bir sapık yetmiş hayat karartmaya daha ne olsun!



“Yürütme bizde, yasama bizde, yargı bizde” deyip “Kız bizim oğlan bizim” diyerek de dalga geçebiliyorlar ise bu konuda da “adam sende bir kere olmuş” bir olay için ne yaygara koparıyorsunuz diyebiliyorlar ki, “hepimiz ensarız” demekten dolayı beis duymuyorlar.


Son söz:

“Eğer adaletsizlik karşısında tarafsız kalıyorsanız,
Zalimin tarafını seçmişsiniz demektir.”
Desmond Mpilo Tutu
*


Hadiye Kaptan