2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
881
Okunma

Evden spor kıyafetlerimle çıktım, yürüyeceğim. Yeşil alanda yürüme olanağım olmadığı için, afsal yolun kenarını takip ederek, sürdürüyorum yürüyüşümü. Yürüyüş, tek başına yapılan bir iş olduğundan, sıkıcı. Kulağımda kulaklık var, bir taraftan da müzik dinliyorum. Yürürken, ya kafanızda bir şey vardır, onu irdelersiniz ya da, önünüze bakarak güzergahınızı belirlersiniz.
O gün aklımda bir şey yok. Umarsızca yürüyorum. Bu arada yola bakıyorum. Asfaltın bir yerinde bir parmak aralığında bir çatlak, şöyle 30-35 cm. kadar. O çatlaktan çıkan bir yaprak gördüm. O kapkara afsaltın ortasında, böyle bir yaprak görmek ilk anda çok hoşuma gitti.
Yaprağın, yaşama tutunma arzusunu düşündüm.
- Ne hoş dedim. Yaşama arzusu ne büyük bir dürtü. Bu kadar kalın bir asfalttan filiz verebilmiş..
Bir süre bu küçük yaprağın verdiği mutlulukla yürüdüm. Ama, şeytan dürttü. O kadar kalın bir asfaltın altından, nasıl çıkar böyle bir yaprak.?!!
Öyle ya, gerçekten nasıl çıkar. Bu yaprağın özellikle benim gibi bu konulara eğilimli birine görünmesi bir işaret mi.?
Sonra, kendi kendime söylendim. Allah, Allah ..
-Bu yaprak bana, bu asfalt uygun atılmadı, bildiğin gibi çok kalında değil, öyle olsa ben nasıl çıkarım bu asfaltın altından mı dedi.?!!
Kısaca, burada ki yolsuzluğu mu yaz dedi.?!!
Yürüyüşüm zehir oldu. Döndüm geriye eve doğru geliyorum, tekrar yaprağın yanına geldim, asfaltı iyice inceledim. Galiba yaprak haklıydı. Asfalt ince atılmıştı. Bu yaprak solcu diyeceğim, ama kıyafeti uygun değil. Bence bu yaprak solcu değil, sağcı olsa, atılan asfaltı kutsardı. Bu yaprak olsa, olsa paralelcidir, dedim.