1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
468
Okunma
ŞAKAYMIŞ!
Çocuklaşırsın bazen. Hani o hatalarının hoş görüldüğü zamanlara dönmek istersin. Siyah beyaz fotoğrafta babanın gözlerini oyduğun, annenin kireçle badana yaptığı beyaz duvarlara resimler çizdiğin ve seni hep hoşgörüyle izledikleri zamanlara dönmek istersin ya. Daha bir sürü mantık dışı çocuksu hareketler. Aslında benim gibi her yaşlı insanın içinde volkan gibidir öyle duygular. Ne zaman nasıl patlayacağını kollamaktadırlar. Gençlerin saç biçimlerini, yürüyüş ve konuşma tarzlarını, beden dillerini gördükçe aslında kendini bulursun onlarda.
Çocuklaşırsın bazen bir an’lık. O hep düşünen, gülmeyi unutmuş, gülse de zoraki tebessüm eden bir kaşı Kaf Dağı’ nda, diğeri Everest Tepesi’nde olan adam var ya, ışınlamıştır kendisini galaksilerinin yoluna.
Çocuklaşırsın be dostum! Saçların dökülse, gözlerin miyop, kafan cıbıldak olsa da içindeki çocuk hep vardır zaten. Aylardan Nisan’mış. Cemreler çoktan düşmüşmüş. Tohumda hayat, yumurtada canlı, filizde tomurcuk, dalda çiçek, çiçekte böcek olmak varmış!
Günlerden Bir Nisan’mış! Hinlik düşünmüş.Face’de paylaşmış.Sözde kansermiş. Üç gündür hastaymış. Mış da mış! Aklı sıra dostlarını yanıltmış. Okuyanlar şaşırmış, kiminin kanı donmuş, kimi küçük dilini yutmuş, kimi aklını(!) oynatmış. Allah’tan acil şifalar dilenmiş.
Emine, sabahın köründe aramış, Bedri, Ayfer, Secaattin, Azize, Funda, Murtaza, Halis, Ahmet, Ali, Sami, Nermin iki göz iki çeşme kalemleri ağlamış.
Bugün Nisan’ın kaçı dostlarım? Kansermiş, falanmış, filanmış; vız gelir tırıs gidermiş!
Bu fani (h)epicinizi yürekten öpermiş.
Şakaymış! Şakaymış! Şakaymış!