Sabırlarımızı zorlayan, gençliğin ruhunu koparan ve en önemli vazifesi gençliği cahil, ülküsüz, aklı bir karış havada bırakmak olan; milletimize bela olan soyut derttir ahlak yoksunluğu. Ahlakın önemini, gerekliliğini anlamayan milletlerin tarih sahnesinden acı bir şekilde çekilmek zorunda kaldığı, yönetilenler kervanına katıldığı gün gibi ortadayken hala işin farkına varamayanların akıl dışı rahatlığı sinirleri tetikleyen bir haldir.

Bu saçmalıkta adeta direten kişilerin zeka açısından yetersiz, ahlak bakımından kötülerin kötüsü oldukları açıktır. Çünkü bu gibi kişilerin tek amaçları hayatı eğlence üzerine kurmaktır. Bir zorluk gördüklerinde kaçarlar. Yapılması gerekilen her ne iş varsa uzaklaşmaya çalışırlar. Tek dertleri fotoğrafta nasıl çıkmış olduğu olan bir neslin yetişmesindeki en büyük faktör bu ahlak yoksunu kişilerdir.

Dini ve milli konularda hassasiyeti zayıf olan milletler yenilmeye mahkum milletlerdir. Kısa vade de olsa, uzun vade de olsa sonuç yine onlar için hüsranla bitecektir. Tüm bunları da tarihte bu halde yaşamış milletlerden dolayı çok iyi biliyoruz. Şimdi tarih gibi ibret verici bir alanda durum bu kadar açıkken bizim kurumlarımız neyi beklemektedir? Bu gerçekleri söyleyeni, hatırlatanı ahlak bekçisi olmakla aşağılayanlar bu önemli husus hakkında ne gibi icraatler gerçekleştirdi ?

Bazılarının keyfi kaçmasın diye olanı söylemeyecek, üstünü örtecek değiliz. Çok açık bir şekilde ortada olan bir şey var ki, o da televizyonlardaki programların, dizilerin her gün bir neslin ahlakına büyük zararlar verdiği ve bunu da büyük bir pişkinlikle yaptığıdır. Örnekler vererek bu yazıyı kirletmek istemem. Örnek arayanlar varsa televizyondaki rezilliklere çokça örnek bulabilirler.

Ahlak gibi değerli bir mefhumun günden güne eridiğini görmek kendini böyle hassas konularda sorumlu gören kişiler için büyük bir sorundur. Ekranlardaki bu ahlaksızlıkları, yeni neslin azımsanmayacak kadar içler acısı ahlak yoksunluğunu normal olarak gören veya gösteren herkesin karşısında olacağımızı, bu hassasiyet uğruna elimizden gelen her şeyi yapacağımızı milletimizin bilmesini isteriz. Aksi halde bu ahlak alçalışı olması gereken bir şeymiş gibi gözler önünde devam ederken bir nesil yok olup gidecektir.

Bu tehlikeli alçalışı görmeyen gözleri açmak da yine sorumluluk sahibi kişilerin şerefli görevleridir. Anadolu; Türk ve İslam kültürü ile harmanlanmış, yeryüzündeki hiçbir coğrafyada rastlanmayan bir ahlakın timsalidir. Bu son kaleyi yıkmak isteyen kişiler elbette hüsrana uğrayacaklar. Fakat bizler hiçbir sorun yokmuş gibi davranırsak işte o zaman sorunlar ardı ardına çıkacaktır. İnsanlar kaderlerini kendileri çizerler. Dileriz ki birkaç insandan mürekkep şu ahlaksız azınlık, milletimizi ahlaktan uzaklaştırmaz ve kendi ahlak boşluklarına yuvarlanıp orada çürürler. Unutmamalı ki bu yalnızca sadece benim, senin veya bir ailenin sorunu değil, milletimizin sorunudur.