Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
iinsaf
iinsaf

BİR GECELİK HEDİYE

Yorum

BİR GECELİK HEDİYE

2

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

785

Okunma

BİR GECELİK HEDİYE

Bir yaz akşamıydı, ılık bir rüzgâr, mayhoş bir deniz kokusu ve melodik bir ritim eşliğinde kulaklarıma ulaşan dalga sesleri. Gökyüzü de alabildiğince parlak, yıldızlar gülümsercesine ışıl ışıl ve denizin üzerindeki yakamoz muhteşendi…

Küçük bir kayacığın üzerinde, elimde sigaram, kum tanelerine gömülmüş ayaklarım ve yüreğimin kırık kanatçıkları… İyi veya kötü görünmüyordu hiçbir şey; sadece yalnız bir gece ve hoş bir deniz manzarası. Bazen bu ortam beni alıp bambaşka hayal dünyalarının içine sürüklerken, bazen de duygu yüklü bir sandalda savrulurcasına garip bir his verirdi yüreğime. Aslında en sevdiğim yerdi şu minik kayacık. Yüz metre geride kalan küçük evimin gizli simgesi gibiydi. Işıklar teker teker sönmeye başlayıp ev sessizliğe büründüğünde içimden gelen bir ses “ hadi, gidelim gizli dünyamıza” dercesine sürüklerdi hemen hemen her gece beni oraya. Bazen bir tek sigara içimlik bir zamanımı harcar bazen de küçük mumlarımı alır yazılar yazardım. Her yaz, en sevdiğim, en eğlenceli ortamımdı aslında burası.

Her şeyi düşünebilir, kış boyunca yaşadığım acı tatlı olayları analiz edebilirdim. Aslında ben burayı çok severdim ve bu sevgimi ne yazık ki aile bireylerime anlatmam mümkün olmazdı.

Annem her defasında anlamsızca söylenir dururdu “ gece gece kumsalda ne işin var, sen alemci misin?” diye öfkelenirdi. Babam desen “ kız başına, oralarda ne yapıyorsun” gibilerinden her defasında, kız olmanın kötü bir şey olması gibi beynimi doldururdu. Görünüşte ne kadarda açık görüşlü bir ailem vardı, yazın tatile çıkan, özel günleri asla kaçırmayan çocuklarının bir dediğini iki etmeyen… Ama bilinmezdi ki anne ve babamın yıkılmaz tabuları olunduğunu. Her şeye onlar karar verirdi aslında. Kiminle arkadaşlık kuracağımıza, kiminle gezebileceğimize, hangi saatlerde dışarıda bulunacağımıza vs… vs…

İşte ne yazık ki şu küçücük hayal dünyama bile karışırlardı. Kız kardeşimin de düşüncelerinin benden farksız olduğunu düşünmüyorum aslında. Her ikimizde büyüdüğümüz, ve on sekiz yaşımızı geçtiğimiz zamanı görmek için sabırsızlanıyorduk. Peki, ne oldu sanki? On sekiz yaşımı bir ay önce doldurdum, kanunen özgür irade mi almış bulundum –ama sadece kanunen- değişen hiç bir şey olmadı. Anneme göre evlenene kadar kızlar anne ve babasının dizinin dibinden ayrılmazmış. Geçen yıl sırf il dışı diye kazandığım üniversiteye gönderilmedim, istemediğim bir bölümü onlara yakın olmak uğruna özel bir üniversite de okumak zorunda kaldım. Evden çıkış ve giriş saatim her zaman dakik olduğundan lise öğrencisinden farkım olmadı bir yıl boyunca… İşte benimde annemin dizinin dibinden ayrıldığım tek yer evimin önündeki kumsalım.

Yaşantımı düşündüğüm o gece uzaklardan duyulan bir sesle irkildim. Karşıdan yavaş yavaş bana doğru bir gurup arkadaş topluluğu yaklaşıyordu. Biraz heyecanlanmıştım, ilk defa birileriyle bu gece burada karşılaşacaktım. Çünkü bizim ev merkezden biraz uzak, munis bir koyun çıkışındaydı. Karanlığın hâkim olduğu, eğlence yerlerinin uzakta kaldığı bu küçük koyu ziyarete gelenler ancak gündüzleri olurdu. Şimdi ise iyice görebildiğim gurup hemen hemen benim yaşımda kızlı erkekliydi. Önce tedirgindim, kalkıp eve gitmeli miydim? Buraya geldiklerinde gürültü olursa babam duyabilir, onlara hakaret edip kovabilir, bende yerin dibinde sürüne sürüne eve giderdim.

Hayır, gitmeyecektim, bekleyecek ve görecektim ne yaptıklarını. Ve yanıma iyice sokulduklarında, tatlı çıtı pıtı kız “merhaba” diyerek selamladı beni. Bende aynen karşılık verdim. Üç kız, beş erkekten oluşuyorlardı. Orada ayaküstü kısa bir muhabbet ettik. Onlar buraya ilk defa gelmişlerdi, hepsi üniversiteden arkadaşlardı ve yaz gezisi düzenlenmiş yirmi beş kişilik bir gurup olarak tatildeydiler. Bu yıl bizim okulda da düzenlenmiş ama malum benim ailem hemen tepkisini koymuştu. Babam “ tatile ihtiyacın mı var? Zaten her yaz tatildesiniz. İt kopuklarla gidecen de ne yapacan” demişti.

Acaba onların ailesi bir şey dememiş miydi? Anlamıyordum çünkü bana gökyüzündeki yıldızlar kadar çok uzak bir durumdu yaşananlar.

Bir saat içinde hepsini tanımıştım, ne kendilerine ne de bana zarar verebilecek tiplerdi. Bu yüzlerindeki ışıltıdan belli oluyordu diyebilirim. Belki herkese güvenilmediği doğruydu, ailemin bazı görüşlerine katılabiliyordum ama bu kişilerde öğrenciydi, hatta bizim üniversiteye yakın devlet üniversitelerinden birindeydiler. Ne çıkardı bir gece, yalnızca bir gece gizliden onlara takılsam, bir defacık olsun yalan söyleyerek eğlenebilsem ne çıkardı?

Bana onlara katılma teklifi geldiğinde ben beynimin içindekilerle savaş halindeydim. Hiç olmadık bir anda tamam dedim – kendime bile inanamayacak bir durumda- ve bizim evin biraz ilerisine gittik. Küçük bir açıklamayla orada olmamamız gerektiğini söyledim. Tabi benim babam kızar, hakaret eder, beni eve götürür, o çok anlayışsızdır demeden…

Gençlerden ikisi gitar çalıyor, kızlar eşlik ediyordu. Müthiş bir ortamdı. Nasıl anlatılır, nasıl ifade edilir ki o an yaşadığım hisler. Kelime dağarcığım yetmez bunu anlatmaya.

Hepsi birbirinden eğlenceli, hepsi birbirinden şekerdi. Gizli dünyam, bana bu gece sürpriz yapmış, hediye vermişti. Sabaha yakın bir saatte ayrıldım onlardan ve ayrılırken telefon numaralarımızı da verdik bir birimize. Belki bir akşam daha yaşardım böyle bir gece

Ve eve döndüğümde annem veranda da oturmuş, tepesinden soluyarak bekliyordu beni. Babam duyarsa kötü olurdu bunu biliyordu ve duyurmamak içinde elinden geleni yapmıştı. İzin almamıştım, kendi kararımı kendim vermiş iyi veya kötü olduğunu kendim analiz etmiştim. Ben bu yaşımda ilk kez habersiz bir şey yapmıştım ama çok mutluydum bunu kimsenin bozmasına izin vermeyecektim. Annem söylendi, ben dinledim. Diyecek bir şeyim yoktu. Bu edenle de cevap verme gereğinde bulunmadım.

Olan telefonuma ve gece oturmalarıma oldu. Kim olduğunu bilmediğim serserilerden korunmak amacıyla hattım değiştirildi ve bir süre kumsala inmem yasaklandı. Ve bir daha o gurupla karşılaşmadım…

Şimdi ise yasağımın bittiği bu gün gizli dünyamda onları düşünüyordum. Ben asla bu kadar, özgür olamayacaktım ve her şey bir rüya gibi bana sunula hediye olarak anılarımın en üst noktasında taçlandırılarak kalacaktı...

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Bir gecelik hediye Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Bir gecelik hediye yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
BİR GECELİK HEDİYE yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
saadet bu alem
saadet bu alem, @saadetbualem
7.8.2008 10:41:56
Sanırım bir zamanlar hepimizin maruz kaldığı ortak bi derdi satırlara döktün.An be an kız olarak hepimiz aynı yolları kat ediyoruz.Çok beğendim.
Olgun Ekinci
Olgun Ekinci, @olgunekinci
6.8.2008 16:13:35


Olgun Ekinci tarafından 8/14/2008 2:56:04 PM zamanında düzenlenmiştir.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL