O gece sohbet o kadar güzel geçmişti ki kimsenin kalkmaya niyeti yoktu. Gecenin geç vakitlerinde birer ikişer ayrılıp gecenin sonuna gelmiştik. Sabahın ilk ışıklarıyla bizim çarşıda her şey kaldığı yerden devam ederken pazarlıklar hız kesmiyordu. Aradan kaç gün kaç hafta geçti bilmiyorum ama bir gün Hızır usta bastonuna yaslana yaslana gelip.

_Tanrı misafiri kabul eder misiniz dediğinde, Tahir Efendi ve çarşının ileri gelen esnaflarının
-Hızır usta olur mu böyle bir şey başımızın gözümüzün üstünde yerin var. Hele şöyle Havuz başına geçip ayakaltından çekilelim.
-Ne içersin Hızır usta
_Sıcak bir çay neyimize yetmez can’lar. Önemli bir konu var sizlerle konuşacağım.

- Buyur Hızır usta seni buralara kadar yoran bu önemli konu nedir acaba.
_ Tahir Efendi elçiye zeval olmaz derler, bizim hatun senin oğlana göre bir eş bulmuş. Sizce de münasip ise bir görülsün hal hatır sorulsun, oğlumuza bir danışılsın.
- Hızır usta bir evle konuşayım bu gece. Yarın acı bir çayını içmeye geliriz hanene.
_ O zaman bana müsaade yolcu yolunda gerek sizlerde işinize dönün. Akşam evde bu konu açılıp münasip görüldüğü ve görmek için gidebileceklerini söylemek için ertesi günü Hızır ustanın evine öğlen namazından sonra gidildiğinde. Hızır ustanın eşi Halime Hanım da bahçede kendilerini karşılamıştı. Kısa bir hoş sohbetten sonra içeriye geçen iki hanım ne zaman gideceklerini konuştuktan sonra ayrılmıştılar Hızır ustanın evinden. Tahir Efendi ve eşi dönerken!

_Bey Allah nasip edecek bize de oğlanın mürvetini görmeye. Şükürler olsun rabbime dediğinde.
-Tahir Efendi nasip hatun nasip. ‘Vakti saati gelmişse ‘ buda olacak demektir. O gün çarşıda herkesin dilinde Tahir efendinin oğlunun kız isteme konusu konuşuluyordu. Akşam namazından sonra dükkânlar bir biri ardına kepenklerini indirirken sokak sakinleşmeye başlamıştı. Aradan bir hafta geçmiş görücüye giden Halime Hanımla, Emine Hanım kapıda karşılanmış. Börekler yenilip çaylar içilmiş ve Emine Hanım kızı çok beğenerek geri dönmüştüler. Akşam eve gelen Tahir Efendi ile oğlu yemeklerini yerken

- Eee hatun ne oldu bu gün? Gelin kız nasıl birisi anlat hele akşamı zor yaptım.
_ Vallahi bey ben çok beğendim. Hem hamarat, hem edepli, hem güleç, oğlumun gönlüne göre istediği gibi. Ben olmasından yanayım ama yinede son söz ikinizde. Nasipse olur diyerek nihalenin üstünden yemek sinisini alıp mutfağa doğru ayrılmıştı. Baba oğul konuşup hayırlısı olsun demiştiler demesine de Tahir efendinin aklında oğlunun mutsuz biri olamaması için görmesi gerektiğini düşünmüştü. Oğlan, kızı hiç görmemişti ki? Bu olay Tahir efendiyi rahatsız etmişti. Kendileri zorla evlendiriyorlarmış gibi gelmişti. Yatakta sabahı sabah yapan Tahir Efendi sabah namazından sonra dükkânı açıp, öğlen namazından sonra dükkânı oğlana bırakıp soluğu Hızır ustanın evinde almıştı.

Bahçede Çiçeklerle uğraşan Hızır usta gözlüklerinin üstünden kapıdan giren Tahir efendiye başını çevirip bakarken ‘ Allah hayra çıkarsın ‘ bu saatte Tahir efendi dükkândan ayrılmaz ne oldu diye meraklanıp elinde ki budama makasını bırakıp kapıya doğru ilerlerken.
_ Hoş gelmişsin sefalarını getirmişsin Tahir Efendi hayırdır bir şey mi var?
- Büyüğümüzsün sözün muteberdir her daim bizde. Senden akıl almaya geldim.
_ Estağfurullah ne demek hele o Tahir Efendi senin sözünde dinlenir feyiz alırız senden. De hele?
- Dün gece yemekte uzun uzadıya konuştuk karar verdik hanım görmüş beğenmiş. Lakin bizler bu gün varsak, yarın yoğuz ‘ hak baki olduğunda ne varsa sırtımıza yüklenip gideceğiz.
Ama arkamızda bir yük daha bırakmak istemem. Sen ne dersin?

_ Anladım şimdi Tahir Efendi dur hele hanımı çağıralım evin kapısından Halime hatuna seslendikten sonra hanımı geldiğinde Tahir Efendinin düşüncelerini anlatırlar.
_Ondan kolayı ne var. Ben bize çağırırım gelin kızımızı oğlumuzda haberi yokmuş gibi yaptığı ayran maşrapalarından bir düzüne getirir yorgunluğunu bir maşrapa ayran ile alır bir ömür beraber olacağı can özünü görmüş olur. Bu fikir hem Hızır ustayı da Tahir Efendiyi memnun etmişti.