Ankara’daki 3.ncü katliam hakkında söylenecek yazılacak o kadar çok şey var ki?!

Fakat sözü uzatmadan, bu hunharca eylemleri gerçekleştirenlerin her türlü heveslerinin kursaklarında kalacaklarına kesin gözüyle bakıyorum.

Keza ulusumuzun karakteri, meziyetleri böylesi zor durumlar karşısında zulme boyun eğmeyecek, yapılanları, yapanların yanına kâr bırakmayacak kadar yüksektir.

Bu eylemi gerçekleştirenlerin insanlık onuru karşısında hezimete uğrayacağından hiç kuşkum yoktur.
Keza eylemin haklı bir zemine oturtulacak ve meşruluk zemininde ele alınacak hiçbir yanı bulunmamaktadır.
Bu eylem yaklaşık 70 yıldan beri ülkemize musallat olmuş olan ABD emperyalizminin taşeronları tarafından yine emperyalizmin çıkarları doğrultusunda geçekleştirilmiş vahşi, vandalist bir eylemdir. Hürriyet gazetesini bugünkü açıklamalarında, ’asıl hedefin Polis noktası olduğu, uyarı ateşi açılınca, aracın geri dönerek otobüs duraklarına yöneldiği’ hususu üstünde dikkatle düşünüldüğü zaman bir husus açığa çıkmaktadır, o da; her ne pahasına olursa olsun bir eylemi gerçekleştirmiş olmak becerisi(!)dir- burada, keza karşılığında çok yüksek bir maddi çıkar temin edilmiş olup, ölenlerin kim olduğu ikinci planda gelmektedir kanısını güçlendiren bir tutum ortaya konmuştur, ’kaos olsun da ne olursa olsun’ türünden bir eylemdir gerçekleştirilen! Çünkü ölecek olan ya da ölen her halûkarda müslümandır, öldürten açısından bu bağlamda da bir sorun yoktur!!!


Bu tür eylemlere karşı alınacak tavır ve tutum içinde asla düşülmemesi gereken çok önemli bir hususun altını önemle çizmek isterim: ABD ağızlı açıklamalarda ’1,5 Milyon insanın ölebileceğinden’ söz edilmektedir. Daha diyelim ki ortada fol yok yumurta yok iken yapılan bu açıklamalar, Ortadoğu coğrafyasında adı geçen terör örgütlerinin, kimlerin himaye ve güdümünde eylemlerini gerçekleştirdiklerine ışık tutmaktadır.


Son eylemde, bu emperyalistler ve işbirlikçiler suçüstü kendilerini bu söz ile de ele vermişlerdir!
Nasıl ki Irak’ta, Suriye’de Filistin’de, Pakistan’da, Afganistan’da, Nijerya’da acımasızca yıllardır katliamlar gerçekleştirilmiş ise benzeri tür terör eylemlerini de ülkemizde gerçekleştirmek istemektedirler. Bu eylemlerden, masum olan halkımız, gerek Kürt olsun gerekse Türk olsun asla sorumlu tutulmamalı, toplumsal sağduyumuzu yitirmemeliyiz. Eylemleri gerçekleştirenler Emperyalist güçlerin birebir ilişki kurduğu, onların paralı askerliğine soyunmuş kişilerce yapılmaktadır.


Bu kişilerin ise, vatan sevgisi, millet sevgisi, insan sevgisi yoktur, bunlar kendilerini ölüm makinası olarak hayata hazırlamış, insan öldürme karşısında para kazanan lejyonerler, silahlı mangalardır.


Ülkemizin sorunları alabildiğine yüklüdür. Sahip olduğumuz coğrafyada yaşamak, varlığını sürdürebilmek çünkü çok zor olmuştur tarihin her evresinde. Anadolu, Asya ile Avrupa’nın birbirine açıldığı kapıdır çünkü ve herkes bu kapının kontrol hakimiyetini elinde tutmak ister. Bu gerek Hellenistik dönemde, gerekse Roma döneminde de böyledir, bugün AB ya da ABD vizyonu ile bu perspektiften bakarsak içinde bulunduğumuz coğrafyanın ne denli zor koşullar içinde olduğunu idrak edebiliriz. Onun için sosyalist güçler ’Halkların Kardeşliğini’ savunur ve barıştan yana söylemleri savunurlar.

Fakat bu coğrafyada çıkarları olan sadece Avrupa ile ABD değildir, Uzakdoğu ülkelerinin, Türk Dünyasının, Çin ve Hindistan’ın da bugün için bölgede azımsanamayacak kadar yoğun ticari çıkarları söz konusudur. Bu nedenle bu coğrafya kıyametin kopacağı coğrafyadır desek hiç de yanlış olmaz.


Böyle bir süreçten geçerken mümeyyiz ve basiretli yöneticilerin elinde yürütülmesi gereken bir güçlü bir devlet mekanizmasına elbet de gereksinim vardır. Fakat bu devletin kadroları Ne 17- 27 Aralık arası dillere pelesenk olan isimler arasından, ne de ’ Osmanlıda Haremin hayat okulu olduğunu’ söyleyecek kadar ’ çapsız açıklamalarda bulunanların dayandıkları odaklardan gücünü alamaz. Atatürk’ün kurduğu çağdaş cumhuriyetin ilkelerini yozlaştıra yozlaştıra, her şeyi tam kuşa çevirmiş olmanın bedelini, tarih hepimize ağır ödetecek, ancak kurtuluş yine de Atatürk ilkeleri ile sağlanacaktır!


Çünkü Atatürk uluslaşmanın mayasını, Anadolu toprağına çalmış ve bu maya tutmuştur. Kemalizm, çağdaşlaşmanın, bilimsel ve uygar olmanın yolunu açmış, devrimler sökülüp atılamayacak kadar önemini hissettirmiş ve doğruluğunu kanıtlamış bir düşünce sistemidir.

Emperyalistler ve işbirlikçileri bir tek Atatürk’ten ve onun güçlü, çağdaş vizyonundan korktular bugüne kadar!
Onun ilkelerini yozlaştıranlar ülkeyi geri kalmaya mahkum ettiler, bilim yuvalarını yozlaştırdılar. Öğretmenlere saldırdılar, hastanelere okullara saldırdılar, iş makinalarına saldırdılar.

Ülkemiz insanları kardeşlik içinde bir arada yaşamaya mecburdurlar ve bunu başarmak zorundadır her yurttaş! Aksi halde dost ağlar iken düşman gülecektir hep!


Herkesin aklını başına toplaması ve kimsenin ’ Başkanlık sistemi !’ gibi abesle iştigal edip, boşuna ayağımıza daha fazla çelme takmamasını temenni ederim. Bu ülkenin insanlarının açlık, işsizlik, eğitim , sağlık, çağdaş insan olmak, sosyal adalete sahip olmak gibi yaşamsal sorunları var. Demokrasi, barış, adalet ve hukuğun, kardeşliğin yeniden tesis edilmesi gibi sorunları var. Kim buna hayır diyor ise bilinsin ki o tam anlamıyla bir vatan hainidir! Her hain bu ülkede cezasını er ya da geç bulur; bundan kimsenin şüphesi olmasın!


Sonuç olarak Ankara’da ve ülke genelinde bugüne kadar teröre kurban verdiğimiz tüm canlarımızın anısına saygıyla, ’Yurtta Sulh Cihanda Sulh!’ temenni ediyorum.

Ulusuma en içten saygılarımla.

Şaban Aktaş
14.03.2016