Yorgun geçirdiği bir günün ardından evine gitmek üzere beklediği otobüs durağında karmakarışık duygular yaşıyordu. Saat bir hayli geçti... Eli yamalı ceketinin cebine gitti... Sigara paketini çıkarıp son sigarasını yaktı. Derin bir nefes çekti.

Usulca yanına yüzünde ki çizgilerden altmış yaşlarında olduğu anlaşılan saçları kırlaşmış, temiz giyimli bir teyze yaklaştı.

- Ne zevkli içiyorsunuz. Hiç içmediğim tadını bilmeme rağmen benim bile içesim geldi

Güldü... Dudaklarında içten içe beliren acı bir tebessümle kendinin bile zor duyacağı bir ses tonuyla
- Sağolun
diyebildi

Halbuki O,
Sigarayı dudaklarına götürüp içine çekerken, dumanı savrulurken etrafa insanlardan gördüğü ihanetin, vefasızlığın, hayal kırıklığının... yorgunluğunu, acısını yüreğinden atmaya çalışıyordu..

Ani bir refleksle gözlerinden akan iki damla gözyaşını, irkilerek sildi. Sanki yaşlı teyzenin sözleri beyninde balyoz etkisi yapmıştı.

Gözlerinin önünden otuz yıllık hayatı, on saniye içinde filim şeridi gibi akıp geçti..

Derin bir nefes alıp temiz havayı ciğerlerine kadar çekti. İzmaritine kadar içtiği sigarasını söndürürken sonsuza kadar sürecek mutluluğun sırrını yakalamıştı....

Her şeye rağmen yaşamak ve yaşatmak için, ppvereceği mücadelenin tatlı sarhoşluğu tüm ruhunu kapladı..

Sevgi tohumlarını yüreğinde yaşatmaktan, etrafına ekmekten asla vazgeçmeyecekti...

Bu hayata insan olarak gelmişti, insan kalacaktı...

Artık karmakarışık duyguları yerini içinde tarifi mümkün olmayan bir avuç huzura ve umuda bırakmıştı....