1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
414
Okunma
Devlet geleneği en oturmuş ve bu mevzuuda en çok söz söyleme hakkına sahip olan milletimizin her ferdi için, hanedanların değişimini ayrı devletler kurulmuş gibi saymayıp, Hun döneminden bulunduğumuz döneme kadar aralıksız sürmüş olan bir Türk devletinin farkında olan kişiler için yasa koyan ve bizler için bağımsızlığın diğer adı olan ’devletin’ bambaşka bir önemi vardır. Bu hassasiyet, 1400 sene önce atalarımıza 41 kişiyle Çin sarayını basma cesareti ve kudreti kazandırmıştır. Bu ihtilal ise bir mağlubiyet değil, milletin dirilmesi için kanla yazılmış bir destandır. İşte başarı: Hassasiyet, cesaret ve kudret.
Bu üç mefhumun da en çok kendini gösterdiği millet yine Türk milletidir. Bunu milliyetçilik damarıyla yazmıyorum, konuya tarafsız bakan yabancı kanlı bir tarihçi de belki bu yazdıklarımdan çok daha olumlu sözler sarf edecektir.
Bu hassasiyet, cesaret ve kudret üçlüsü her zaman diğer milletleri yenmemizde önemli bir etken olmuştur. Cesaret ve kudretimizle alt ettiğimiz milletleri de yine hassasiyetimizle kendimize bağlayıp, onları adalet üzere yönettik. Bu hassasiyet zamanla bizlere, "aleme nizam vermek" ülküsünü hatırlattı ve sonra o ülkünün ismi "kızıl elma" oldu.
Kızıl elma ülküsünü araştırmadan etmeden, aklınca bizim vahşiliğimizi kanıtlamak isteyen kişiler hemen saldırdılar ve "size boşuna barbar demiyoruz, hedefinizde dünyayı ele geçirmek bile var!" gibi saçma ve yersiz tepkiler verdiler. Bugün Irak’ta, karısına kızına tecavüz etmiş Amerikan askerleri için tezahürat edip, eğitim vermek için orada bulunan Türk askerlerini protesto etmek amacıyla Türk bayrağı yakan zihniyet bu zihniyettir.
Ülkemizde adalet diye ağlayan kişilerin, bu adalet için ülkü haline getirilmiş olan kızıl elma hakkında tek bir olumsuz laf etmeye hakları yoktur. Adalet yasayla gelir, bunu devletsizlik fikrini benimseyen kişilerin anlamasını bekleyemeyiz elbet. Fakat yarın veya başka bir gün başlarına bir şey geldiği zaman yasa koyucu bir yapıyı ilk kendileri arayacaklardır. Sahtekarlıkla kanlarına girmiş olan Moskof onlara tekmeyi bastığı zaman, işin farkına ancak varmış olacaklar. SSCB dönemindeki Orta Asya’da yaşanan zulümler için bir şeyler yazmama gerek yok herhalde. Adaleti bu ideoloji sağlayacaksa o dönemde yaşanmış olan zulümler neden olmuştur ? Tabii hemen uygulayıcılarını satacaklar, bunu biliyoruz. Ama bildiğimiz başka bir şey daha var: Bizi barbar olarak gören kişilerin ideolojileri, dünyaya barbarlığın ne demek olduğunu tekrar hatırlatacak olan sistemdir.
Dünya insanı için kurtarıcı(!) gördükleri ideoloji uğruna kan dökmekten çekinmeyen kişilerin bizlere bu lafları ediyor olmaları haklılığımızı ortaya çıkarmak adına yeterlidir de. Sonuçta "kansız devrim olmaz" sözü bizden çıkmadı ya ! İşte adaleti getirecek olan kişilerde bu gibi şahısların saldırılarına uğramış olan kişilerdir. Kızıl elma ülküsü, dünyayı tek devlette birleştirmek, daha doğrusu tek yasa altında bir araya getirmektir. Bu yolla da adalet sağlanmış olacaktır. Türk için bağımsızlığın bir diğer adı olan Türk bir devlet, yarın başkaları için yasa koyucu, adaleti işleten olacaktır. Bunu hayal olarak görenler de olabilir. Yalnız şunu da bilmek gerekir ki, hayali kurulmadan gerçekleştirilmiş hiçbir ülkü yoktur. Bu ülküye gidecek olan yol da yine hassasiyet, cesaret ve kudret sahibi Türk milletinin titreyip kendine dönmesinde saklıdır.
Türk için devlet yasadır. Yasa, düzeni sağlar. Devlet başta bağımsızlık verir, sonra yasa koyar. Türk, adalet üzere konulan yasanın tüm dünyaya yayılmasını ister. Bu da, kızıl elma ülküsünü doğurur. Kimse de kızıl elma ülküsünün içinde savaş yoktur diyemez; bu ülkü için can vermiş atalarımıza barbar diyemeyecekleri gibi !