13
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
1357
Okunma

Vaktidir artık gitmenin; anıları ve geçmişte yaşanmış olan güzel çirkin her şeyi geride bırakıp gitmenin vakti geldi geçiyor bile…
Geç kaldım işte; bir papatyanın büyümesini görmeye, güneşin dağlar ardından doğuşuna şahit olmaya, bir tırtılın kelebeğe dönüşmesini seyretmeye, en çok da kendime…
Hangi şarkıyı ezberlesem modası geçmiş müzik listelerinde buluyorum kendimi. Ama mühim değil, beni bana anlattılar ya; varsın popüler olmasınlar. Yeni şarkılarla akıp giderken şu çileli kervan, ben peşlerinden ağır aksak, yorgun argın, başım önde sürükleniyorum. Bazen yetişsem de çoğu kez geç kaldım; güzel olan her şeye, en çok da kendime.
Bazen yarım kalmış mısralar anlar halimden, bazen rüzgâra yenik düşmüş savruk saçlarımı ıslatan yağmur damlacıkları. En çok gökyüzü anlar; çünkü benim gibi en çok kendine geç kalan şeydi gökyüzü.
Yağmuru ne çok anlattım şiirlerimde; oysa bulutlara da yer vermeliydim.
Yorgun bir gülümsemeyle hangi aynaya baksam nefretini kusuyordu aynadaki yansımalarım.
Kendimi bir türlü sevemedim, bendimi tanıdığımdan beri. İnsan hiç kendinden kaçabilir mi ki? Kendine yetişemiyorken…