2
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
579
Okunma
Çocukluğum ve gençliğimde tam bir roman kurduydum. Evimizde fazla bir kitap yoktu ancak şehrin kütüphanesinde istediğimiz kitapları bulabiliyorduk. O zamanlar, yani 90’larda bir kütüphane kültürümüz vardı… Ben ve kitap kurdu arkadaşlarım düzenli olarak gider, ödünç kitap alırdık.
O yıllarda, yazarlara büyük bir hayranlık duyardım. Kim olduklarını bilmeden; kelimeleriyle severdim onları ve ulaşılmaz insanlar olduklarını düşünürdüm. Roman yazarı olmak imkânsız gelirdi bana; onca olayı, kişiyi, kelimeyi bir araya getirip okuyucuların keyifli anlar yaşamasını sağlamak… İşte bu nedenle yazarlar üstün kişilerdi benim için.
Büyüdüm… Büyüyünce de roman yazmanın hâlâ imkânsız olduğunu düşündüm. Sadece yirmi yaşındayken bir radyo tiyatrosu oyunu yazma cesaretim oldu. Tabi ki zorlanarak, kafa yorarak, strese girerek… TRT’nin yarışmasına katıldım. İletişim Fakültesinde yazarlık derslerinde aldığım bütün bilgileri harmanlamama rağmen çok zordu bir olay geliştirmek, kelimeleri etkileyici şekilde kullanmak. Radyo tiyatrosu ile roman benzer türler olmasına rağmen roman yazmaya hâlâ cesaret edemezdim. Roman hâlâ üstün insanların işiydi bana göre…
Aldığım eğitimler, okuduğum yüzlerce kitap, gezdiğim onca ülke, yaşam ilerledikçe edindiğim tecrübeler yetmezdi. Kelimeleri seçmek, hayatı sözcüklere dökmek ve okuyanların keyif almasını sağlamak çok zordu sanırım. Kendime roman konusunda güvenmiyordum. Akademik bir eser yazdım, kitap çevirileri yaptım, radyo tiyatromu tercüme ettim… Ama romana hep uzak durdum.
Ta ki, Burcu arkadaşım yazmamı tavsiye edene kadar… Hayatımın en travmatik döneminde… İşte ben, o zaman romana “evet” dedim. Hâlâ kafamda “yapabilir miyim” soru işaretleriyle dolaşarak.
Başladım… Okuyucularıma mesaj vermek istiyordum. Kimi zaman zorlandım, kimi zaman kalemim aktı gitti. Ama son derece keyif aldım, rahatladım, umut ettim. Kelimeleri dantel işler gibi işlemek zevkliymiş… Kendi romanımı okumak güzelmiş. Kendimi yeniden keşfetmesi de…
Şunu anladım ki roman yazmak sadece üstün insanların işi değilmiş…
(Bu anının her hakkı saklıdır.)
2015