1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
510
Okunma
Her milletin ulaştığı veya ulaşmak için sürekli koştuğu ülküleri vardır. Bugün en ilkel kavimlerin bile kendine göre belli başlı ülküleri bulunmaktadır.
Türk milletinin ise tarihten gelen tecrübeyle ortadadır ki, birleşip bir Kağanın peşinden gittiği vakit ilk ülkü, yani Turan gerçekleşir, sonrasında ise en yüksekte bulunan ülküye geçilir: Kızıl elma ülküsü.
Fakat başarıya gidecek yolun birleşmekten geçtiğini anlayamayacak kişilerin meseleyi hayal olarak görmesi, kurulacak bir Turan’ın da diğer ülküler gibi hayalde kalacağından bahsediyor olması, ufkunun ne kadar dar ve tarih gibi ders verici bir alanda ne kadar geride olduğunu gösterir.
Turan’ın kurulması, Türk tarihinde boyların dış unsurlar tarafından kışkırtılması sebebiyle bazı dönemlerde gecikmiştir. Birlik olunduktan sonra ise her şeyin bir zamanının olduğunu gösterircesine zaferden zafere koşulmuştur.
Birileri çıkıp yine barış diye ortalıkta gezinebilir. Fakat şu unutulmamalıdır ki, daha önce kazandığımız inanılması güç ve devlet yıkıp devlet kuran bir millet olduğumuz için en ufak bir aksamada bizi düşürmeye çalışacak onlarca devlet bulunmaktadır.
Barış diye kendimizi saf bir insan gibi Rusya, Ermenistan, Yunanistan, İran, Çin gibi kinlerini yüzyıllardır saklayan devletlerle dost kalacağımıza kendimizi ikna etmeye kalkarsak, barışılmaz bir düşmanla dostane ilişkiler kurmak adına daha önce vazgeçilip zaman kaybedilmiş ülkülerimizden bir kez daha taviz vermiş oluruz.
İşte bize böyle kinli gözlerle bakan milletlere karşı, varlığımız dışında bir tehdit daha var; kurulacak bir Turan devleti. Bazı milletler bizi bizden daha iyi tanıyor olacak ki, böyle bir birliğin kurulmasını görmeyi bırakın, ismini duymaya bile gelemez. İşte bizim ülkülerimizin, barış diye yalan bir mefhum üzerine değil, zalimi titretmek düşüncesiyle kurulduğunun açık örneğidir.
Böyle asil bir ülkü için bilinçlenmesi gereken kitle de yok değil. Vatan dediğimiz yeri sadece Türkiye ile sınırlı görenler var. Kazakistan da, Özbekistan da, haritalarda kızıl Çin’e aitmiş gibi gösterilen Doğu Türkistan da en az Türkiye kadar bizim vatanımızdır.
Kurulacak bir Turan’ı diğer milletleri dışlamak olarak gören, kızıl elma ülküsünü de emperyalist bir zihniyet olarak kavrayan bir kişi için elbetteki bu ülküler gerçekleştirilmesi güç, hatta imkansızdır.
İşte onlar bu yüzden tarihteki yerlerini bir türlü alamamışlardır. Turan’ı gereksiz bir ülkü olarak gören kişilerin, ataları gibi tüm kandaşlarıyla bir araya gelinmesinin güzelliğini anlayamayacak kadar gözü kör, kulağı sağırdır.
Türk ülkülerinin gerçekleşmesini isteyecek olanlar Acem, Rus, Çin olmayacağı gibi, onlarında bu birleşmeyi tehlikeli olarak göreceklerini biliyoruz.
Farklı milletlerin korktuğu bir birleşmeyi neden bizim ülkemizdeki Türkler (!) istememektedir ? Ermeniden alınacak bir intikamın, Rus ayılarını hizaya dizmenin, Aceme güney Azerbaycan’ın hesabını sormanın ne gibi zararı olabilir ?
Sağımızda da solumuzda da birlikler kurulmuşken, bizim bir Türk birliği kurmamızın ne gibi bir yanlışlığı olabilir ? Onlar sınırlarını birleştirmiş olmasalar bile aynı planlar için uğraşırken, biz neden sınırlarımızı birleştirip Türk ülkülerinin peşinden koşmayalım ?
Türkiye hepimiz için yeter deyip, akıllarında ilelebet hayal kalacak kürdistan kurmak hevesi olanlara kanacak değiliz. Ya da yüz sene öncede kaldı bizim kavgamız diyen Ermeni’ye de inanacak değiliz.
Türk, etrafı yüzyıllar boyunca aşınmayan kinleriyle bekleyen milletlerle dolu olduğu için her zaman nöbette olmalıdır. Turan’ın batısında nöbet tutan Türkiye, artık kandaşlarıyla bir araya gelmeli ve Turan’ın doğusuyla bir olup harp marşları çalmalı, zafer marşları yazmalı.
Bu, ne hayal bir ülküdür ne de geç kalınmış bir birleşmedir. Bir gün yine bir araya geleceğiz. İşte o zaman gerçekleşmiş ülküsüyle, geçmişte döktüğü gözyaşlarıyla buna sebep olanları boğmaya gelecektir Turan.