Yoğun bir günün ardından kendinizi atarsınız sizi ferahlatacak sakinleştirecek bir yere...

Tabi herkesin farklı tercihleri vardır. Günümüz şartları da buna çok elverişli. Kimimiz bir restauranta atarız kendimizi kimimiz bir kafeterya ya kimimiz çayını ya da kahvesini alır kurulur bilgisayar başına face den twitter dan ya da diğer benzeri paylaşım sitelerinde zaman geçirir.



Oysa
Bizi en çok sakinleştirecek bunlar değildir. Aksine daha da çok strese sebep olabiliyor yani kaş yapayım derken göz çıkarıyoruz. En basitinden paylaştığınız bir resmin beğeni almaması bile canınızı sıkmaya yeter de artar bile. Sonra haydi başa döndük gün boyunca yaşadıklarınız yetmiyormuş gibi bir de bunun sıkıntısı...



Halbuki olması gereken bu değildir. Evliyseniz eşinizle pekala sohbet edebilir gelecek hakkında konuşabilirsiniz. Eee zaten konuşuyoruz dediğinizi duyar gibiyim konuşacaksın kardeşim gerekirse her gün aynı şeyleri tekrar konuşacaksın. Çocuğun mu var tut elinden dışarı çıkar. Dışarısı soğuk otur evde birlikte oyun oyna resim çiz ne bileyim kör ebe oyna...
Hiç bir kafeteryanın çayı evde yapılan çay kadar tatlı olmaz hemde bedava... Sonra karşında eşin var bir ömür aynı yastığa baş koyacağın, onu mutlu et güzel sözcüklerle uzun zamandır söylemeyi unuttuğun onun çok sevdiği sözler. Eve giderken ekmek mi alacaksın yanına iki tane çikolara iliştir çocuğun yoksa sen eşine yedir eşin sana bundan ala mutluluk var mı?




Yemekten sonra al eline bir kitap uzat koltuğa sessiz ve sakince istersen kısık bir fon müziği de açabilirsin.
Şiir oku roman oku dergi, makale gazete elinene geçtiyse çok değil yarım saat bile yeter sana. Ne kim beğenmiş telaşı ne kim yorum yapmış merakı... Huzur dolu sakince sonra eşini cağır sarıl boynuna ve gözlerinin içine bak onu çok sevdiğini söyle.




Ben mi evlendiğimde emin olun bunları yapacağim. Hemde daha fazlasını...

Muhabbetle...