1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1189
Okunma

Fatih Sultan Mehmed’in Trabzon’u 1461 senesinde fethetmesi ile ilgili târihî bilgiler arasında, Yenicumâ Câmisi adı verilen yapı, aynı zamanda mahalle adı olarak bugüne kadar yaşamıştır...
Yenicumâ Câmisi ile şimdiki adı ile Hacıkasım Hamamı arasındaki mesâfe, kuş uçuşu olarak bin metre yoktur.
Yenicumâ Mahallesi, yaşıma göre benden evvelinde Yenicumâ- i Bâlâ ve Yenicumâ-i İzir adları ile Yenicumâ’nın yukarı kısmı ve aşağı kısmı diye ikiye ayrılırdı.
Trabzon’daki eski mahallelerden olan Yenicumâ Mahallesi, içindeki konakvâri evlerinde hizmetçilerin çalıştırıldığına şâhidim... Evimizin karşısında komşu, Nâhiye Müdürünün hizmetçisi, sucu Hediye ve bakkal Ahmet Kara’nın evi ve bakkalının karşısında yüksek duvarlı evde(sahibinin ismini hatırlayamadığım) Nûriye Bacı vardı.
Yenicumâ Mahallesi’nin iki muhtarını ve yaşadıkları mekânları bilirim; İlki, İhsan Efendi; ikincisi ise Uzunsokak Caddesi üzerinde, Atatürk’ün ziyaret ettiğini gösteren fotoğraftaki binanın karşısında Soyadı Yılmaz olan muhtar idi. Bu muhtarın önemli bir özelliği, Hizmet Gazetesi çıkarıyor olması idi... bugün, bu yazdıklarımın temelinde, emînim ki, bu işyerinin mürekkebini koklamam vardır. Annemin ne vakit bir muhtarlık işi olsa, beni elimden tutar, birlikte matbaa-muhtarlığa giderdik... gazetenin dizgisi ve baskısı bu dükkânda yapılırdı.
O koku, belli ki, rûhuma işlemiş. Kırk yaşımdan sonra, sekiz yıl aralıksız gönüllü gazetecilik yaptım. Hazırladığım haberlerin gazetelerini ücret karşılında ve çok sayıda satın-alıp, çok okunabilecek işyerlerine ya da konu ile ilgili kişi ya da makamlara elden götürüp teslim eder ve Trabzon çocuğu olarak görevimi yapmamın mutluluğunu yaşardım- yaşıyorum.
Yenicumâ Mahallesi, ikiye ayrılıp, Çayır Sokak güneyi Boztepe Mahallesi olarak muhtarlık olunca, evi İran Caddesi üzerinde ve Gözaçan Câmisi’nin 50 Metre doğusunda olan muhtar Mehmet’in evini de tanıdım. Muhtarlık hizmetlerini evde verirdi. işyeri yoktu. Uzun yıllar muhtarlık yapmıştır.
Yukarıda yazmaya çalıştığım yazıyı bana yazdıran sebep, yazının üstünde gördüğünüz ve üç gün önce ilk defâ gördüğüm bu alıntı fotoğraftır.
Târih, öyle bir şey ki; yazılmadığı ve belgelenmediği vakit,buz parçası gibi eriyip giden ve iz bırakmayan bir gölge!. Oysa, insanlığın gereği, kişi bildiklerini bilmeyenlere nakletmek mecbûriyetindedir; böyle olduğuna inanıyorum.
İlgili sitesinde fotoğrafın altına eklediğim bilgileri aşağıda ekledim.
Saygılarımla...
/
Soldaki selvinin sırasındaki evden başlayayım:
1- Hüsnü Karaağaçlı evi, damı ve tarlası.
2- Kahveci Ali Son’un ve kız kardeşi Şahsenem hanımın baba evi.
3- Salih Canözü evi(Şoför Salih abi- Nesime teyze, kızı Emine abla).
3- Bizim ev; Ali Yeter evi ve güneye doğru tarlası.
4- Zülküf Kaba evi ve güneyinde tarlası.
5- Tarla içindeki tek ev: İlyas- Sefiye teyze evi ve batısında tarlası.
Bizim evden(Çayır sokak) yukarı olan tarlalar:
Ali Yeter, Alibey ve Raif Aganın(Osman Altıntaş) tarlaları(osmanaltintas.meb.k12.tr/).
Fotoğrafı ilk defâ gördüm ve çok- çok sevindim; teşekkür ederim.
Not: Fotoğrafın çekildiği tarihlerde bu mahallenin adı: Yenicumâ Mahallesi idi.
Sonradan, Çayır Sokak güneyini Boztepe Mahallesi olarak ayırdılar(Boztepe Mahallesi sonradan kuruldu; yer adı alarak Boztepe adı var idi)...
Ağız alışkanlığımız hep, Yenicumâ deriz hâlâ.
kadiryeter Kadir Yeter(1951). 17.12.2015 TRABZON.
Fotoğraf alıntıdır.