7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
804
Okunma
Erkek kendi namussuzca düşüncelerini ve kendi beyninde yarattığı cinsel dürtüleri örtmek ve çevresindeki kendi gibi düşünen kişilere namusluymuş gibi görünmeyi arzulamasıdır kadının teni ve saçı ile uğraşmak istemesi.
Her zaman merak etmişimdir ve bu merakıma da kendimce cevaplar bulmuşumdur.
“Acaba erkekler bu kadar nefislerine hakim olmayacak kadar adi yaratıklar mı” diye. (Bu soruyu kadını cinsel varlık olarak görüp, onun üstünde ve teninde namus arayan erkekler için söylüyorum) Bu düşünceleri ile kendilerine hakaret etmiyorlar mı?. Kendilerinin nasıl bir beyine sahip olduğunu anlatmıyorlar mı çevrelerine ve bu anlattıkları düşüncelerinden dolayı utanmıyorlar mı?
Kadını evde dövdüğü yetmiyormuş gibi yine insanların gözleri önünde tekme tokat dövüp, sürükleyerek götürdüğünde yüzü kızarmıyor mu? Ve bunu yaparken kendi acizliğini göstermiş olmuyor mu?
Kadının yalnız saçına bakarak bile, onu elbiselerinin altından çıplak tenini görmüş gibi olmakla, kendi onurunu zedelemiyor mu acaba? Kadına tecavüz ederken hayvanca dürtülerinin esiri olduğunu düşündüğünde, sokağa çıkıp bir insanmış gibi göründüğünde, kendine olan güveni azalmıyor mu?
Birde madalyanın diğer yüzüne bakalım ne dersiniz. Biz kadınlar çok mu suçsuzuz. Erkeği yetiştirende kadın, kadını yetiştiren de, Biz kadınlar erkeklerimizi doğduğu andan itibaren " aslanım, kaplanım" gibi yırtıcı hayvanların isimlerini takarak severiz ve yaptıkları darplarda bir haklılıklarının olduğunu düşünüp cezalarını bile vermekten vazgeçeriz. Kızlarımızı ise (menekşem, gülüm, perim, ayım, yıldızım, papatyam" gibi sevgi ve ışığın simgesi isimleri takarız.
Çocuklarımızı okula göndeririz. Ağabeye " Bak kız kardeşine sahip çık, biri bir şey yapar koru onu" Ağabeylik ya da erkeklik duygularına kapılan genç kızın küçük bir hareketinde " oraya bakma, şuraya gitme şu hareketi yapma, bak seni döverim, bir daha dışarı çıkamazsın" gibi tehditlerle kızımızı iyice sindirip kendi haklarını savunmasının önüne engeli hemen koyar.
Peki, neden böyle yapıyoruz. Neden kızlarımızı da bir yerlere gönderirken "seni sana emanet ediyorum, kendine dikkat et" demiyoruz?
Biz anneler erkek ve kız çocuğumuzu eşit hakları vererek onları ödüllendirmiyoruz. Aile içinde anne genelde çocuklarının üstünde söz hakkına sahiptir ve bu hakkını, gelecekte kendimize düşman bir erkek evlat yetiştirmek için kullanmakta değil miyiz?
Biz kadınlar neden kızlarımızı korkak yetiştiriyoruz. Erkekleri hep bir canavar gibi gösterip onlardan uzak durmasını ve " erkekten arkadaş olmaz" kelimesini söyleyiveriyoruz.
Sevgili kadınlar bugün bu durumda isek bunun en büyük sorumlusu biraz da bizler değil miyiz? Çuvaldızı kendimize, iğneyi başkalarına batıralım. Bakın o zaman nasılda tüm gerçekleri göreceğiz. Bunu yapabilmenin de en temel ilkesi eğitim. Bizler önce kızlarımızı eğitmeliyiz. " babalarına ve evdeki erkeklerin itirazına rağmen" Onların haklarını kimsenin gasp etmesine müsaade etmemeliyiz, gerekirse kendimizi onların ününe süper ederek. Haydi, bugünden itibaren başlayalım temel değişimlere. Bu gün bir isek yarın iki olacak ve bu isyan çığ gibi büyüyecek, erkek çocuklarımız ve kızlarımız arasındaki adaletli dağılımı sağlayacağız..
Biz kadınlar kendimizi kutsal olmaktan çıkartmadığımız sürece aynı işkencelere maruz kalacağız. Bizler kutsal değiliz. Bizler de herkes gibi insanız ve insanca yaşamak istiyoruz. Bu yaşamı da yine biz kadınlar başaracağız. Başarmalıyız. Başka yolumuz yok çünkü.
Erkeklerin de bizlere "kutsal varlıklardır " diye bakmalarına izin vermemeliyiz.
Lütfen sevgili bayan arkadaşlarım kendimizi kutsal olmaktan çıkartalım. Bu düşünce ve bu davranış bizlerin her gün biraz daha elimizden insanca yaşamak için verilen haklarımızın alınmasını sağlıyor. Kutsal olan şeyler çok değerlidir ve bir camekânın ardında, hiç el sürülmesine bile izin verilmeden bakılmasını sağlar. Oysa bizler özgür ve dünyada var olan canlılar ile eşit bir yaşamı istiyoruz. Kutsal olmak değil insan olmak ve insanca yaşama katılmak istiyoruz.
Sevgiler yüreğinize
onurumsun- Türkan DİNÇER