2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
578
Okunma
Yaşam, artısı ve eksisiyle alınan kararların ortaya çıkan sonucudur. Kişi, düşüncelerini faaliyete geçireceği zaman kafasında olasılıkları hesaplar, senaryo yazar. Bunun ardından aldığı riskle beraber uygulamaya koyulur. Bunun sonucunda ortaya çıkan durum iyisiyle kötüsüyle alınmış kararların sonucudur.
Aldığımız kararlar önemli olup olmamasına rağmen birer "cennet" ve "cehennem" niteliğindedir. Bazıları bize fayda sağlayıp rahatlatsa bile bazıları başımızı sıkıntıya sokar. Neticesinde insan, manevi olarak cennet ve cehennemi tadar. Cennette de cehennemde de uzun süre veya ilelebet kalmak, kişiye bağlıdır.
Cennet ve cehennemden daha belirsiz, ürkütücü bir yer vardır insan zihninde: Araf... Yukarıda da bahsettiğim gibi, her türlü inançta dahi, cennet ve cehennem kavramları insan faaliyetleridir aslında. Seçim yapmaktan ziyade seçimleri uygulamak önemlidir. Ama bazı kimseler vardır ki seçimini uzatır da uzatır... işte o anda o insan ne cennettedir ne de cehennemde... Günah ve sevap sayıları, faaliyete geçmediğinden dolayı eşittir. Bu yüzden de ödülü veya cezasına bakılmaksızın bir yere ait değildir, kişi Araf ’ ın sonsuz matematiği ve olasılığı arasında kaybolmuştur. Ve en yakın zamanda karar vermezse, çıkmak için debelendiği bataklıkta daha derinlere batacaktır.
Bin düşünmekten daha iyi olan bir şey varsa o da, en kötü sonuçlarına kadar, karar verip uygulamaktır. Düşünmenin yararlı olduğu yadsınamaz fakat karar verirken olasılıkları düşünmekten çok olanlardan sonraki olasılıkları düşünmek, Araf’ta kalmaktan iyidir.