10
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1581
Okunma

Bir Alman düşünür şöyle der: “En medeni insan karanlıkta dahi esnerken ağzını kapatan insandır.” Karanlıkta esneyen bir insanı kim görür ki? Kimse görmez. Dolayısıyla da kimse ağzını kapatmadığı için onu ayıplayamaz. Fakat sözü edilen insan, karanlıkta dahi esnerken ağzını kapatır. Neden? Çünkü o insanın her şeyden önce kendisine saygısı var. Öyleyse medeni insan kendisine saygısı olan insandır. Kadının birine sorarlar:
-Ne iş yapıyorsun?
-Yönetici asistanıyım.
…-Vauuvv. Peki ne tür bir iş bu?
-Telefonlara bakarım, notlar alırım, randevuları ayarlarım.
-Sekretersin yani.
-Hayır canım ne münasebet yönetici asistanıyım dedim ya!
İşte diğer mesleklerin de yeni nesil adları…
Temizlikçi kadın: Hijyen uzmanı, Şoför: Vasıta idarecisi, Anahtarcı: Ev güvenliği sorumlusu, Dadı: Genç insan danışmanı, Bekçi: Güvenlik görevlisi v.s.
İnsanlar değişmedikçe isimler değişse de medeni olmak pek mümkün değildir. İnsan kitaplarıyla, evindeki antika halılarıyla, yağlıboya tablolarıyla kendisini övebilir, ayakkabısıyla, paltosuyla, kravatıyla caka satabilir, ama bu onu medeni yapmaz. Medenî insan iyi bir eş, iyi bir anne- baba, iyi komşu, iyi âmir, iyi memur, iyi işverendir aslında. En modern arabalara, jiplere binip pikniğe gidip, çöpleri ya orada bırakmak, ya da baraj gölüne atmak medeniyet değildir.
Günümüzde maalesef medeniyet denilince Avrupa tarzı yaşam örnek gösteriliyor, gece eğlencelerinde orada burada rahat yaşayan insanlar için “ne kadar medeni insanlar” diyenler var. Ama kravat takmakla insan medeni olmaz. Medeni olmak her insanın insan olduğunu bilmesi, karşısındaki insana da insan olduğu için saygı göstermesidir.
İnsanın bol parası olabilir, zengindir. Lüks bir meskende oturabilir. Lüks ve pahalı bir otomobili vardır. Aşırı tüketim yapar, lüks giyinir. Evinde lüks ve şatafatlı mobilyalar vardır. Ama okumayı hiç sevmez, kitaplarla işi olmaz. Sahip olduğu paraları kitap, sanat, kültür masrafları için kullanmayı boş görür. Oysa medenî insan kitaplı insandır. Sanatı, estetiği seven kişidir. Bir ülkeyi gezmeye gidip, müzeleri dolaşmadan sadece çarşı pazarı gezip, restoranlarda pahalı yemekler yiyip ülkesine dönen aslında medenî değildir, zengin bir bedevîdir.
Kendi ile barışık, özgüvenli, düşüncelerinde ve söylemlerinde tutarlılık olan, saygılı ve herkesle ortak bir noktada anlaşabilen, kendine ait fikirleri zorbalıkla değil aklın gücü ile karşısındakine anlatmaya gayret eden, ”ben” değil, „biz” olmaya çalışan kişi gerçek manada medeni insandır. İnsanları olduğu gibi kabul etmeyi benimsemek, kılık kıyafete göre insan seçmemek, her şeyden önce fikirlere saygı duymak ve hoşgörülü olmak gerçek medeniyettir. Bir bireyin ne giydiği değil neler başarabildiği önemlidir./alıntı/