Alçak ruhlu olanlar para arar, yüksek ruhlu olanlar ise saadet arar. ostrovski
Mahmut Cantekin
Mahmut Cantekin

LİMON KOKULU CANANIM

Yorum

LİMON KOKULU CANANIM

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

734

Okunma

LİMON KOKULU CANANIM

MAZİYE YOLCULUKLAR - 67

Sen beni terk etme…
Terk etme beni sen…
Efil efil esmeye devam et limon kokulu cananım…
Gönlümü bilincime bananım…
Sevdamın ateşiyle yananım…


Sar bedenimi tatlı rüzgâr… Bir anne şefkatiyle yüzümü okşa… Çilenin ağırlığından ağaran saçlarımdan öp… Yangın yerine dönen ciğerlerimin ateşini lokman hekimin marifetiyle söndür…
Buram buram tüten özlemlerimin yükünü omuzlarımın üzerinden al… Sırtımı dayadığım bu limon ağacının yapraklarını kemanın tellerine dönüştür… Bu sessiz ve sakin gecede yorgun yüreğimi tatlı nağmelerle dinlendir…

Şiirlerle dolu bir gün daha takvim yaprağından düştü… Ömürden bir yirmi dört saat daha eksildi… Umudu suladım inançla, sevdalarımla yeniden nikâh kesildi…
Ben beni avuturken düşünce deryasında, zaman Arap atından hızlı akıyor… Bu bahçe kenarında gece giyinmiş kuşanmış, eşiğe dayanmış beni terk etmeye hazırlanıyor…

Efil efil esmeye devam et limon kokulu cananım…
Yine yüzümü doğduğum topraklara çevirdim… Saatlerdir gönlüm mazinin tatlı sularında kulaç atıyor… Anılar bir bir çıkıyor su yüzüne, tek tek batıyor…
Mazi pazarında tezgâhlar güzellikleri birbirine katıyor… Güzelliklerin bağrında bu gün hüzün yatıyor…

Efil efil esmeye devam et limon kokulu cananım…
Al beni götür topraklarımın üstünde altın sarısı gibi parlayan şu yıldıza konuk et… O yıldıza beni götür…
Nemrut Dağında Kommagene kralının yaptırdığı o muhteşem tarihi eserleri yukardan seyredeyim…
İki bin yıldır Nemrut Dağının üstünde, yumruk büyüklüğünde taşlarla oluşturulan tepenin etrafına dizilen Kral tanrı Antiochos’e, Güneş tanrısı Apollo –Mitras’e, Kuvvet tanrısı Herakles Artagnes’e, Bereket tanrısı Furtuna Thyce’e, Tanrıların kralı Zeus – Oromasdes’e el sallayayım…

Efil efil esmeye devam et limon kokulu cananım…
Beş kıtadan Nemrut Dağına gelen, Güneş’in bir sini gibi doğuşunu seyreden insanların şaşkınlıklarını, hayranlıklarını ve mutluluklarını görmek istiyorum…
Eski Kâhta kalesinde, Cendere köprüsünde, Karakuş tepesinde resim çeken turistlerin resmini çekeyim…
Kendi ülkesinde kaç Nemrut Dağı olduğunu bilmeyen, bu topraklarda yaşayan medeniyetlerin bıraktığı tarihi eserleri görmeyen insanların eğlence yerlerinde sarhoş hallerini izleyeyim…
Ekmek parası bulamayanlara, tatil yapma olanağı olmayanlara diyecek sözüm elbet yoktur…

Efil efil esmeye devam et limon kokulu cananım…
Al beni götür topraklarımın üstünde altın sarısı gibi parlayan şu yıldıza konuk et…
Mor sümbüllü dağlarına, yemyeşil bağlarına, gelincik, nergis dolu tarlalarına, papatya süslü çayır çimenlere yukardan bakayım…
Takla atan güvercinleri, uçuşan kelebekleri, ötüşen kuşları seyredeyim…
Masmavi baraj gölünün üstünde, kenarında tek- tük balık tutmaya çalışan insanlara mendil sallayayım… Balık tutma ve yeme alışkanlığının geliştiği günleri hayal edeyim…

Efil efil esmeye devam et limon kokulu cananım…
Al beni götür topraklarımın üstünde altın sarısı gibi parlayan şu yıldıza konuk et…
Bereketli topraklar üzerinde yokluğun, yoksulluğun, işsizliğin boyutunu yukardan bir daha göreyim…
Mevsimlik işçi olarak Malatya’da kayısı, Karadeniz’de fındık, Çukurova’da pamuk toplamaya giden öğrencilerin dönüp dönmediğini sorayım…
Onlar için okulların zilleri her yıl bir- iki ay geç çalar, bir –iki ay da erken susar… Bir eğitim yılı 180–190 gün arasıdır…
Bu çocuklar kaç gün eğitim görür…

Benim güzel ülkemin bahtlarına ipotek konan kavruk tenli çocukları, hepinizi çok seviyorum… Elbet bir gün sizin çektiklerinizi gören olur…
Bu yıl gurbet yollarında kaçınız trafik kazalarında öleceksiniz, kim bilir… On beş kişilik araçlarda otuz kişi ve eşyalarınız…

Geçen yıl mevsimlik işçilerin trafik kazasında kanlı görüntülerini ekranlarda seyrederken yüreğim yanmış, gözyaşlarım boncuk boncuk akmıştı…
Sizleri bolluk içinde yokluğa mahkûm eden kirli çarka lanet olsun…

Efil efil esmeye devam et limon kokulu cananım…
Al beni götür topraklarımın üstünde altın sarısı gibi parlayan şu yıldıza konuk et…
Doğduğum topraklar Türkiye’de çıkan petrolün yüzde altmışını verir… Hala yeni kuyular açılmakta, petrol fışkırmaktadır…
Çıkan petrolün döşenen borularla gidişini izleyeyim…
Bir faydasını görmeyen insanlarımın perişan haline bir daha bakayım…

Gurbet ellerinde ekmek peşine düşen, sıla hasretiyle yanan canlarımın acısına bir daha ortak olayım…
İş yapmayan, laf cambazlığı ile saf insanları arkalarında sürükleyen siyasetimizin safsatalarını tarihe not düşeyim…

Efil efil esmeye devam et limon kokulu cananım…
Al beni götür topraklarımın üstünde altın sarısı gibi parlayan şu yıldıza konuk et…

Adıyaman’a deniz getireceğim diyen insanları alkışlayıp meclise gönderdik…
Okul sırasında oturmayan, dışardan aldığı diploma ile meclise giren vekilimizin gazeteyi ters tuttuğu hala anlatılır…
Van gölüne kapak yapacağım diyenleri meclise gönderenler, ne beklerler bilmem ki… Hangi çağda yaşadıklarına bir yukardan bakayım…

Efil efil esmeye devam et limon kokulu cananım…
Al beni götür topraklarımın üstünde altın sarısı gibi parlayan şu yıldıza konuk et…
Eşini insan yerine koymayan, dövmeyi sövmeyi bir hak gören çağdışı zihniyetteki zavallı erkekleri göreyim…
Kazandığı üç kuruşu kahvehane köşelerinde, içki şişelerinde tüketen ve eşini, çocuklarını muhannete muhtaç eden zavallılara “yazıklar olsun” diye haykırayım…
Kazancını, borcunu eşine, çocuklarına söylemeyi bir zaaf olarak gören babacıklara yağmur yağdırayım…

Efil efil esmeye devam et limon kokulu cananım…
Al beni götür topraklarımın üstünde altın sarısı gibi parlayan şu yıldıza konuk et…
Kimseye muhtaç olmamak için eşiyle, çocuklarıyla omuz omuza veren, birlikte ter döken, acılarını ve sevinçlerini paylaşan güzel insanlara sevgilerimi saygılarımı ileteyim…
Yürekten o canları kutlayayım…

Efil efil esmeye devam et limon kokulu cananım…
Al beni götür topraklarımın üstünde altın sarısı gibi parlayan şu yıldıza konuk et…
Ben sılamı göreyim… İnsan onurunun çiğnenmediği, annelerin gözyaşlarının göllenmediği, kul hakkını yiyen zalimlerin döllenmediği yeni bir dünyanın temellerini öreyim…

Çocukların gözlerinin içi gülsün…
Anneler, babalar belini doğrultsun…
Gençler yarınların korkusunu çekmeden sevgililerine gül derlesin…
Güzellikler zirvede, kötülükler çöplükte nefes alsın…
Acılar artık geride kalsın…


Sen beni terk etme…
Terk etme beni sen…
Efil efil esmeye devam et limon kokulu cananım…
Gönlümü bilincime bananım…
Sevdamın ateşiyle yananım…

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Limon kokulu cananım Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Limon kokulu cananım yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
LİMON KOKULU CANANIM yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL