2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
485
Okunma
Köle çoçukların kabul olmayan duaları düşüyordu, yaşlıların ellerine.
Hayat için tüm istekleri yüzlerindeki kırışık alfabede yazılıydı.
Anlaşılmak istediler hep, bir okuyan olur diye göz önünde durdular. Bir kaç çoçuk soru sorsun diye parklarda oturdular.
Kendi zamanlarına ait sözcükler kurmak hevesiyle dolaştılar gün boyu. Anlatmak için hayatı etraflarına bakındılar.
Seslendiler belki de duyan olmadı.
Suskunluklarının altında kırışık bir alfabenin anlaşılmazlığı vardı.
Yaratıcıyı kızdırdı çoçuklar.
Bakarken yaşlı yüzlere göremediler.Belki de okumayı bilmediklerinden çözemediler.
Sözcükler yüzlere yerleşti bi başka anlatır oldu hayatı. Kendilerini anlayan çoçuklar olsun istediler. Her bakışta anlamsızlık içinde sürüklendiler.Tazı misali koşan çoçuklara bakarken ne kadar yıl yaşadık dediler.
Cevabını kırışık alfabeye gizlediler.
Anlatamadılar çoçuklara bir gün yaşlanacaklarını.
Yaşlanan çoçuklar ise hiç anlamadılar.
Yaşamanın öğrenmek olduğunu yaşlandıkları zaman göreceklerdi var olmanın alfabesinde.
Bir sabah uykularında uyandıklarında anlayacaklardı yaşlı yüzlerde ne yazdığını.
Kabul edilmez gerçeğin ardından bakarken söylemek isterlerdi,
Bir ömür çoçuk kalınmaz diye.
.........