Dünya yaratıldığı günden bu güne, iyi ile kötü arasındaki savaş devam etmektedir. Bazı zamanlarda bunun ismi değişerek maddi ve manevi adını almıştır.
Günümüzde insanlar savaşın envaı çeşidine şahit olmaktadırlar. Bazen savaşın içerisinde bile olduğunuzu fark etmeden galip veya mağlup olduğunuzu görüyorsunuz. Dünya zaten imtihan dünyasıdır. İmtihan dünyasındaki bütün düşünce ve işler bir savaşın neticesidir. İnsanın kendisiyle verdiği mücadele savaşların en büyüğüdür. Bunun için bu savaşı daha sonraki yazılarımda anlatmaya devam edeceğiz.
Şimdi dünyamız 3. Dünya savaşının hazırlıklarını ve provalarını yapmaktadır. Aslında bu da yeni değildir. Bu prova 18 Aralık 2010 yılında “Arap Baharı” adıyla başlamıştır. Yani tam 5 yıldan bu yana devam etmektedir. Bu enerji savaşıdır. Ortadoğu’daki bu topraklara huzur zor gelir.
Kapitalizmin patronları elindeki silahlarını mutlaka birilerine satacaklardır. Bu satma işi olmadan önce deneme süresi de olmalıdır. Dünyanın birçok bölgesindeki işkence, soykırım ve işgaller bu patronların deneme poligonlarıdır. Şimdi işi bir adım daha ileri götürme çabasında olan bu patronlar dünyayı kana bulama sevdasına düşmüşlerdir. Dünyaya kana bulamak için bu efendilerin silahları satılacaktır.
Şimdiye kadar bu efendilerin silahı ile dinen gözyaşı, kan, zulüm ve haksızlık yoktur. Bundan sonra da olmayacaktır.
İslamiyet hiçbir zaman insan öldüren bir düzenden yana olmamıştır. İslamiyet insan hayatını her şeyin üzerinde tutmuş ve mukaddes görmüştür. İnsan için mücadeleyi ve insan hakları için cihatı meşru kılmıştır. İslamiyet’te cihat sadece Allah’ın emirleri için yapılır. Günümüzde cihat ile savaş birbirine karışmış ve insanlar kimin için, kiminle ne yaptıklarını bilmemektedirler.
Bugün bu kapitalistlerin silahlarının neredeyse tamamı İslam ülkelerinde pazarlanmaktadır. Müslümanlar bu savaşın mağdurlarıdır. Savaşa bu taraftan baktığınızda esas oyunun İslam milletlerinin üzerinde oynandığını görebilirsiniz.
O zaman kendi kendimize şöyle bir soru sorabiliriz. Ne oluyor Müslümanlara? Bu sorunun cevabını herkes biliyor. Bilmesine rağmen bir şey yapamıyor. Neden?
Çünkü Müslümanlar kendilerinden olmayıp kendilerindenmiş gibi görünen insanlar tarafından yönetilir. Yani kapitalizm her bölgede kendi adamlarını lider yapmıştır. Bu liderler kapitalizmin silahları için Pazar oluşturmuşlardır.
Şimdiye kadar sınırlarımızda dolaşan bu silah ve can tüccarları bir adım daha ileriye giderek bizim toprakları da saha olarak kullanmak istemektedirler. Ben Türkiye’nin her şartta bu savaşa gireceğini inanmıyorum. Belki savaştan daha kötüsünü yaşarız. Dünyada hiçbir şey insandan kıymetli değildir. Milletimiz dün olduğu gibi bugünde sınırlarını koruyacaktır.
Milletimizin bu olaylar karşısında kendi milli benliğini ve inancını bulması gerekmektedir. Kimliksiz ve inançsız, dünyada kendini ispatlamış bir topluluk yoktur. Milletimizi otuz yıldan bu yana içeriden yıkmaya çalışanlar kimlerse, bugün karşımıza çıkanlar da onlardır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Bizim sınırlarımızı ve milletimizi korumak için gireceğimiz bütün mücadeleler cihattır. Karşımızdaki menfaat çetelerinin enerji, silah ve güç reklamı yapmak için insanları öldürmeleri savaştır.
İnşallah bir an önce kapitalizm, kendi kazdığı kuyuya düşerek boğulur.
Muhabbetle!..
Osman GİRGİN
Eğitimci-Yazar
[email protected]
osmanlıhaber.com