4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1986
Okunma
İnsan yanında kimse olmadığı zaman kendisine dönmek ve düşünmek için çok iyi bir fırsat yakalamış olur. Etrafımızdaki uyaranlarla ilgilenmek bizi esaslıca düşünmemizde bir engeldir. İyi eğlenmek, karşımızdakilerle konuşacak bişeyler yaratmak gibi kaygılarımız vardır o an. Bir konferansta ya da bir münazarada isek tabii aynı şey geçerli değil. Çünkü orda bilakis düşünce yağmuruna uğrar ve beynimizi en verimli şekilde çalıştırmaya çabalarız.
Toplumdaki yanlızlığa gelirsek burda durum biraz daha farklı oluyor. İnsan çevresiyle kopuk yaşıyorsa kendi kendisine bağımlıdır demektir. Dışardan gelen yeni fikirlere kapalıdır. Yani bu onu daha az ve verimsiz düşünmeye iter. Yani yaptığı eyleme felsefe diyemeyiz.
Sonuç olarak yanlızlık felsefe yapmaya iten bir durumdur bizi ama tek başımıza olduğumuz yanlızlık bu, toplum içindeki yanlızlık değil.
Ben yanlızlığın gerçek, kalabalığın sahte olduğuna katılmıyorum. Bence birinden birinin sahte olması da gerekmiyor. İkisinin de gerçekliği var ve yaşanılan sorun bence ikisi arasındaki dengeyi kuramamakta. Yanlızlığı ve kalabalığı yaşamak gerek ölçülü şekilde. İkisinden de çok şey katabiliriz kendimize.
Belki de yalnızlık insana bir birey olduğunu hatırlatması açısından faydalıdır. Sorular sormak ve araştırmak için düşünen bir beyne ve de buna sahip bir birey olarak "kendimize" ihtiyaç vardır. Başkalarıyla birlikteyken sorgulamak konusunda zorlanabiliriz çünkü ilgimizi "olmakta olan olaylara, onların söylediklerine, birlikte yaptıklarımıza vs." vermişizdir. Düşünme yetisi her ortamda aynı oranda bize ait olmakla birlikte sonuçlara vardıran sadece düşünmek değil aynı zamanda da ilgidir. Yanlız kaldığımız anlar bize bir "ben" olarak varolduğumuzu ve düşünme ve sorgulama işlemini ancak o birey olarak yapabileceğimizi hatırlatır ve bize sorar: işte şu anda etrafında o kadar ilginç şeyler yok biraz düşünmeye ve alışılmış kalıpların dışına çıkmaya ne dersin?
yalnızlık yalnızlık yalnızlık
zifiri karanlıkta gözlerinizi parçalarcasına renkleri alımlamaya çalışmak
herkesin sağır olduğu bir dünyada birilerinin çığlığınızı duymasını beklemek
hiçbir şeyin buharlaşmadığı yerde koku beklentisi içerisine girmek
şehirlerdeki ceset yığınları içerisinde bunalmak
herşeyi parsellenmiş,pazarlanmış,boyanmış ,cilalanmış,hayatta sahipsizlik,ve hiçbirşeye sahip olamama
mekansız kalmak ,zamansız kalmak,boğulmak ancak gebermemek,
BEN ÇOK YOĞUN YAŞAYAN BİRİ OLDUĞUM İÇİN YALNIZLIĞIN DEĞERİNİ İYİ BİLENLERDENİM YALNIZLIK İNSANIN KENDİSİYLE KARŞI KARŞIYA GELDİĞİ ANDIR VE DÜŞÜNMENİN BAŞLADIĞI AN VE DÜŞÜNMENİN NETİCESİNDE SORULARIN BAŞLADIĞI ANDIR