Bir kimseyi sahip olmadığı sıfatlarla övmek, onu kibarca yermek demektir. cemil sena
Selim Temiz
Selim Temiz

Geciken Adalet Adalet Değildir!...

Yorum

Geciken Adalet Adalet Değildir!...

1

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

889

Okunma

Geciken Adalet Adalet Değildir!...

Adalet, haklının hakkını aldığı, haksızın ise haksızlığını kabul etmek zorunda olduğu insanca bir sistemdir. Adalet insanlığın temelidir. “Adalet Mülkün Temelidir!..” yerine, ‘Adalet İnsanlığın Temelidir!...’ demeliyiz. Adaletin tecelli ettiği toplumlarda her birey yasalara çok saygılıdır. Adaletin çok düzgün işlemesi sonucunda sonuçları ne olursa olsun herkes durumu saygıyla karşılar.
Adalet, yalan dolanın olmadığı yerde bulunur. Yasalar önünde herkes eşit olduğu ve sistem doğru işlediği zaman toplumsal saygınlık en üst düzeyde gerçekleşir. ‘Şeriatın Kestiği Parmak Acımaz!..’ diyerek, aleyhte olan durumlarda bile insanlar isyan etmeyecektir. Ancak, adaletin doğru işlemediği toplumlarda, haklı veya haksız olması farketmez, güvensizlik hakim olacaktır. Güven duygusunun kaybolması halinde, insanlar daima şüphe içerisinde birbirlerini belirli belirsiz suçlayacaklardır. Güçlünün güçsüzü ezdiği bir sistem, bereberinde birçok olumsuzğu da getirecektir. Güçlü olmak ve haksızlığa uğramamk adına insanlar kendi ‘yasalarını’ ortaya koymaya çalışacaktır. Toplumsal kanunlar kağıt üzerinde kalacak ve uygulama alanı bulamayacaktır. Gizli ve yasadışı olaylarda artış olacağı gibi, herşey para ile alınıp satılır durumuna düşecektir. Bundan haz alacak ‘kurnaz tilkiler’ tüm durumlarda haklı çıkmak için her yolu mübah göreceklerdir. Çalışanların kaybettiği, asalakların çok güçlü dlduğu toplumlar, çok geçmeden diğer toplumlara yem olacaktır. Ekonomik bağımsızlığını yitirecektir. Dürüst insanlar hedef alınacak ve güven duygusu para pula esir düşecektir...
Gerçekler daima haklıdır. Çünkü gerçektir. Gerçekleri savunabilecek şahsiyetler, mutlaka çom sağlam ve sağlıklı kişilikle donatılmıştır. Yalansız yaşam mangal gibi işleyecek yürek ister. Yalan ise gerçeklerin en büyük düşmanıdır. Yalancılar da bence Dünya üzerinde laşayan en zavallı yaratıklardır. Yaratık demekle bile bence yaratıklara hakaret olacaktır. Yalancılar çok korkak olur. Genellikle haksız olanlar yalana başvurduğu için panik icerisinde hareket ederler. Yalancı insanlar, bu panikle her kötülüğü yapabilecektir. Bu nedenle ‘Yalan, Her Kötülüğün Anasıdır!..’ diyebiliyoruz... Doğru ile gerçek kardeştir. Gerçek ile adalet birbirine dost ve eşdeğerdir.
Bu nedenle, insanca insan gibi yaşamak için mutlaka çok duyarlı olmalıyız. Yalan ile yalancıları dışlamalıyız. Yalan ile yalancılara karşı gereken eleştirileri ve hatta müeeyideleri uygulamalıyız ki toplumda güven duygusu hakim olsun. İftira, yalan, dolan, talan, yolsuzluk, şike, rüşvet, adam kayırmak, hırsızlık, ikiyüzlülük vb tüm olumsuzluklar adaletin olmadığı ve yalancıların cirit attığı ortamlarda bulunur. Bu ortamlarda görmez, duymaz ve konuşmazları oynayan ‘üç maymun’ felsefesi (!) geçerli olur. Kurnaz tilkilerin sayısı hızla artar. Sağlık, eğitim ve adalet para ile alınıp satılan duruma düşer. Adalet tecelli etmeyecek ve gerçekler daima paralı haksızlara hizmet edecektir. Bu suçları işlemek kadar bu suçlara seyirci kalanlar da çok suçlu duruma düşecektir. Dürüst olanlar pasifleştirilecek veya tamamen susturulacaktır. Bütün bunlara seyirci kalan adalet, adalet olmaktan çıkacaktır. Bili ve din dahi art niyetli insanların elinde malzemeye (!) dönüşecektir. Makam ve mivkiler yalan ile yalancıların elinde birer silaha dönüşecektir!... En ufak bir ‘duyarsızlık’ dahi büyük yaralar açar... Bazen gerçeklerin saklanması ile açıklanması arasındaki zaman farkı adaleti geciktirmektedir. Hemen tecelli etmesi gereken adalet birilerinin uzun süre gerçekleri saklaması ve yıllar sonra açıklanması halinde gecikmektedir. Bazan bu gecikmelerin bedeli çok ağır olmaktadır. Arada geçen zamanlarda telafisi mümkün olmayan olaylar meydana gelmektedir. Örneğin; çom namuslu bir insanın ‘namussuzluk’ ile suçlandığını varsayalım. Bunun yanında gerçekleri bilenlerin gerçeği sakladığını düşünelim. Duruma vakıf olanlar daha sonra iki yıl geçtikter sonra insafa gelsin ve gerçekleri açıklasın. Ama bu arada namuslu vatantaş hapis yatsın ve gerçekler açıklanınca da serbest kalsın. Yattığı iki yılın hesabını kim verecek?... İşte bu yüzden geciken adalet adalet değildir!... Bu durumlar bazan ‘intihar’ ile sonuçlanırsa ne olacak?!... Bu nedenler ışığında, tüm yalancıları ve yalancılara seyirci kalmak suretiyle adaleti yanıltanları ‘Zavallı Ruh Hastası’ ilan ediyorum.... Makam ve mevkileri hiç farketmez!...

Bir şiir ile bitirelim;

Yalansız yaşamdan geçer sağlık
Adam gibi adam olmaktır sağlık
Yasa var içinde, yazılı en derinde
İyi olmak yaşar yürekten yerinde.

Aldanma var olmayan insanlığa
Sahip çık gerçekten va insanlığa
Aydınlık günler gelir iyilik peşinden
Sağlıklı ruhlar, gelir selimin peşinden.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Geciken adalet adalet değildir!... Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Geciken adalet adalet değildir!... yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Geciken Adalet Adalet Değildir!... yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
sa
sabri ayçiçek, @sabriaycicek
25.7.2008 11:17:10
(1 Ocak 2005'te Sabah gazetesinde çıkan yazım.Sanırım aynı "özde" şeyler yazmışız.Paylaşmak istedim.))
Adalet, toplumun temelidir

Yaşamımdaki 54 yıllık sürenin 15-40 yaş arasını "hak arama peşinde" geçirmiş bir bireyim. Ama haklı olmanın, mutlaka doğru olmak anlamına gelmediğini de yaşayarak öğrendim. Korsan kitaba para verme hakkım gibi... Peki, "Doğru olmaya en yakın kavram nedir?" diye sorarsak, "adil olmanın, adaletli davranmanın" doğrulukla iç içe geçtiğini, özdeş yumurta ikizi olmasalar bile aynı ana babadan olduklarını söyleyebiliriz.
Adliye saraylarında, mahkeme binalarında, önceleri Osmanlı'dan kalma "Adalet mülkün temelidir" sözü uzun yıllar yer almış, sonrasında da geçen Adalet Bakanı H.Sami Türk döneminde, bu sözün yerini "Adalet devletin temelidir" almıştır.
Birinci söz ki, "memaliki Osmani"den gelme olup "ülke"nin, yani toprağın esas olduğunu kapsamakta; ikinci sözde ise "devlet"in öne çıkarıldığını düşünmekteyim.
Tam bu noktada "Toprak mı, devlet mi, insan mı?" sorusunu sorup "insan" önceliğinde birleşebiliriz. Kaldı ki, Adalet Bakanı Cemil Çiçek de sık sık "İnsanı öne çıkaran anlayışın temsilcisiyiz" demektedir.
1 Nisan 2005'te hem yeni Türk Ceza Kanunu (5237), hem de yeni Ceza Muhakemeleri Kanunu (5271) yürürlüğe giriyor. Bu iki yasayla birlikte adalet kurumlarımızın gerek dış yüzeylerinde, gerekse duruşma salonlarında "insan"ı öne çıkaran ve günümüz adalet kavramına derinlik kazandıran sözün yer almasını istiyor ve bekliyorum:
"Adalet, toplumun temelidir."
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL