Aslında ikinci hatta üçüncü bir makale yazılabilir bu konuda. Çünkü bu konu Müslümanların uyanması, bizlerce uyandırılması adına fırsat bir bakıma. Biz derken hepimizden bahsediyorum, üstünüze alının çünkü size de söylüyorum.
Bugün çok sevdiğim savaş muhabiri olan bir dostumla sohbet ettik uzun uzun, söyledikleri bildiğimiz ama üstüne uğramadığımız şeyler. Erkeklerimizin uçkur peşinde, kadınlarımızın da süslenme, çay partilerine koşuşturduklarını söyledi.
Aslında çok haklıydı, bizler rahat standartlarımızı biraz daha üste taşımak hesabındayken, ve savaş sınırlarımızdayken ve hatta PKK adı altında dünyaya karşı sınırlarımız içinde savaş veriyorken hepimizin bu kadar senkronize bir biçimde gaflet uykusunda olması tuhaf değil mi?
Bakın Paris dedik, önce onu irdeleyelim.
Karikatür meselesinde de yine Paris hedef alınmıştı hatırlarsanız, acaba neden Paris bir fikri olan var mı? O olayda da Terörist bizdik, mazlum onlardı, oysa asıl olayın başlamasına saldırıda geberenlerin çizdiği karikatürler sebep olmamış mıydı?
Hani Mursi’ye Türkiye ile ilişkilerinden korktuğunuz için darbe yaptırdınız diyelim, Paris ne ayak, ne iş?
Bizle Paris’in ne ilgisi var, yani Paris üzerinden bize veya İslam Dünyasına hangi mesaj verilmek isteniyor?
Neden Paris açıkçası net bir fikrim yok, ama olayın oluşu, zamanlaması, sonrasındaki ülkesel tavırlar, Müslümanların olaydaki sözde rolü vs..
Bu olaydaki saldırganlardan birinin Suriye vatandaşı olması sebebiyle önceleri Suriyeli mültecilere acıyan Batı halkları artık onlara terörist gözüyle bakacaklar. Dolayısıyla onları ülkelerine istemeyecekler. Batı uzun vadede belki mülteci akınının önüne geçemeyecek ama kısa vadede durduracak çünkü dediğimiz gibi artık halkta arkalarında olacak. Yani Terörist Müslüman yaftası yine işe yarayacak.
Türkiye’ye tatmin etmeyecek düzeylerde para vererek bu işi yine bize yıkmak isteyecekler. Bizlerde zaten din kardeşliği açısından itiraz etmeyeceğiz ve ülkemizdeki sığınmacı sayısı artacak. ( Bir Allah dostunun dediği çıkarsa ilerde ülkemizdeki mülteciler bahane edilerek, bazı terör eylemleri onlarla ilişkilendirilerek bizde hedef ülke olacağız )
Suriye artık Fransızları da ağırlayacak, ve seçimden sonra Suriye’ye girmek niyetinde olan Türkiye birde Franızlarla uğraşacak. Suriyeli kardeşlerimizin başına birde parfümlü Fransız askerleri bela olacak. Fransa ve Batı da camiler ve Müslümanlar hedef olacak.
Birde bu G20 meselesinin üzerine denk gelmesi bu saldırıların bize yönelikte mesajlar içerdiğini düşündürüyor. Tam Fransa Cumhurbaşkanı ülkemize gelecekken, seçimden zaferle çıkmış güçlü bir Türkiye böylesine önemli bir toplantıya ev sahipliği yaparken olması manidar. Şimdi bu G20 çok önemli konulara gebeyken, herkes her konuyu bir kenara itip Mazlum (!) Fransa’nın yanında olduğuna dair mesajlara boğdu toplantıyı malumunuz.
Yani Batı yine mağdur, Müslümanlar yine terörist, Türkiye ise yine içine kapatılan ve dışa dönük yönü komplolarla törpülenen ülke oldu.
Bu saldırıları size gerçekten IŞİD mi yaptı?
Diyelim ki o yaptı, onu kim üretip silahlandırıp sahaya sürdü?
IŞİD’in içinde her ülkeden üst düzey subaylar varken, neden katili başka yerlerde arıyorlar?
Kafanız çok fazla karışmasın, cevabı zaten Batı kendisi verdi.
Papa hazretleri 3.ncü Dünya Savaşı gibi bir kelime sarfetti hatırladınız mı iki gün önce?
Buna benzer bir kelimeyi en son 11 Eylül saldırılarından sonra ABD Başkanı Bush söylemişti, Haçlı Seferleri başladı demişti.
Sonra?
Afganistan işgal edilmişti.
Irak işgal edilmişti.
Kitle imha silahları hala bulunamadı.
Şimdi kuduz köpekler Suriye ile meşguller.
Sonra?
Boşver sen uçkur peşinde koşmaya devam et, kadınlarımızda parfüm sürüp çay partilerine devam etsinler.

Unuttuğumuz değerleri yakında hep birlikte hatırlayacağız.
Şehadet gibi, cihad gibi, alan savunması gibi.
Uykunuzu böldüğüm için özür dilerim Din Kardeşlerim, uykunuzda ölmenize gönlüm razı olmadı.
Hepsi bu.

Tunar Çalışkan.