Vatandaşına yaşamak için açlık sınırı diye bir alt limit koyup, sonra o alt limitin altında asgari üçret ve emekli maaşı veren bir ülkenin değil muasır medeniyet olma iddeası devlet olduğundan şüphe edilir.
Bu ülkenin insanları "en kötü devlet devletsizlikten iyidir" i kendine şiar edinip, devletine zeval gelmesin diye sunarken, Tü işadamları ve sanayiciler derneğinin başkanlarından biri bütün dünyaya ibret olacak " bizim başkanlığız döneminde asgari ücretin artmasına engel olduk" gibisinden bir icraatını göğsünü kabarta kabarta söyleyebilmiştir. Dönemin sosyal güvenlik bakanını açık edilmesine kızarken, gereğinin yerine getirmek istemesi istifasına yolaçmıştır.
Şimdilerde ise bir başka sanayi odası aynı aymazlıkla vatandaşı " işyeri varsa işçi vardır" diye tehdit etmekte... Ara ki devlet bulasın... Cüret ki ne cüret... Vatandaşına açlık sınırının altında bir asgari ücreti komisyona tartışacaklarını söyleyen bir bakanın sanayicisinin çapıda böyle olur... Halkın bu durumlar için çok yerinde terimleri var. mesela "böyle başa böyle tarak" gibi... Halkın derin irfanını anlamaktan yoksun temsilcilerle çalışmanın ibadet olduğunu bilmeyen işverenlerin olduğu bir dünyada tabi ki de halkın payına zehir düşecektir. Halkın emeğinin karşılığını çalmayı şiar edinen hakikat yoksunu hükümet ve işveren birlikteliği tabii ki de halkın ekmeğine kan doğrayacaktır.
Uzayçağında asgari ücretin varlığı yetmezmiş gibi kaç lira olacağının tartışıldığı bir ülkede kim ne yapsın Hak’kı Hikmet’i.... Yine Halkın dediği gibi "kılavuzu karga olanın ..."