88
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2672
Okunma

Sevgili dostlar yeni bir sayfada hepinize yeni GÜLDÜŞ’lerle merhaba !
Biliyorsunuz birinci Güldüş sayfası hayli uzadı ve şiir yorum sayfalarındaki gibi her kırk yorumda yeni bir sayfaya geçilemiyor.O nedenle EKVATOR ÇEMBERİNİ çevirir gibi yorum çevirmekten yorulmuş olabileceğiniz düşüncesiyle, böyle bir çözüm ürettim.Yazma hevesimiz kaybolmadığı sürece, gülme isteğimiz de var olduğu sürece umarım yeni GÜLDÜŞ okumak isteyen, yeni sayfaya hem göz atar hem yazar, eskileri zaten yerinde duruyor, maziye dönüş de her zaman nostaljik olur biraz.
Önceki gün akşam üstü gül diyarı Isparta’ya gittim, dün akşam üstü döndüm.Bedava tarafından ulaşım , hanımın akrabası taksici Yaşar, oğlu Sefa, hanımı Emine ve benim hanım hep birlikte gittik, bir gece kayınpederin misafiri olduk .Serin mi serin bir gece de olsa yayla havasında uykumu derin mi derin aldım.
Sabah erkenden S.S.K .Hastanesine gittim.Aylardır Antalya’da alamadığım randevudan dolayı, gözlük için muayene olamamıştım, hani GÖZÜNÜZE GÖZLÜK BAŞINIZA TARAK adlı yazımda geniş geniş anlatmıştım neler olup bittiğini, tam bir sinir harbiydi yaşadıklarım.
Neyse Isparta’da kimse randevu alacaksın demedi, hemen poliklinikte gözlerimizin derecesini ölçtüler, ardından reçetemi yazdılar, on dakika bile sürmedi, işim bitti.Yeni görme gözlüğüme kavuştum.
Bu arada + 1,5 tan 2 ye çıkmış görme derecem, yaşım Elli dört olunca, bayan doktor;
-Sizin gözleriniz bu yaş için son derece normal !
dedi.
Reçeteyle gözlükçüye gittim;
Saat On dörtte gelin,hazır olur!
dediler, normal cam yerine organik cam taktırdım.Bu iş için On Y.T.L. fark ödedim.Ödediğime değdi, neden derseniz, daha eczanenin merdiveninden inerken belliğime yerleştirmek istediğim gözlük kutusu elimden kaydı ,merdivenlerden aşağı doğru yuvarlanırken uyduruk ucuz plâstik kutu açıldı, gözlük bir yana , kutu bir yana , e canım keyfine mi organik cam takdırdım,kırılmadı tabiki, test edildi ve kalitesi onaylandı böylece, iki yılık da garanti belgesi verdiler, yeni kanuna göre iki yılda bir gözlük çerçevesi, altı ayda bir camlarını değiştirme hakkı varmış...Eh, her şey zamanla yoluna girecek inşallah...
Bu arada özel hastaneye gidip de On. Y.T.L. muayene ücreti ödememek beni nasıl sevindirdi emekli birisi olarak, bilemezsiniz...Eh kuruşlar kolay mı kazanılıyor...
KURUŞUN KIYMETİNİ BİLMEYEN LİRAYI BULAMAZ !
Isparta sokaklarında gezinirken yolda gözüme On Yeni Kuruş ilişti, eğilip aldım.Üstündeki Atatürk daha kıymetli aslında benim için.
Çocukluğumdan beri alışkanlıktır, yere bakarak yürürüm daha çok.Çok da para bulurum bu yüzden.Hanıma ,çeyrek ekmek parası bulduk bak, dedim .Hanım ,’Daha çok bulman gerek! ’ dedi..Eh dedim inşallah onu da buluruz, kuruşlar bulunmadan, liralar kazanılmıyor dedim.Fakat düşlerimden ,haksız yere insanlar, ne paraları nerelere ödemiyorlar diye de geçmedi değil.Şöyle bir matematiksel hesaba vurdun mu kaybolan kuruşları liraları, akla hayâle sığmayacak rakamlar ortaya çıkıyor.Daha sonra ne oldu biliyor musunuz, hanım bu kez Yirmi beş Yeni Kuruş buldu, biraz daha gülüştük ekmek almak için Beş Yeni Kuruş daha gerek, görüyorsunuz ya kuruşların önemi ne çok, beş kuruş olmadı mı ekmek alamıyorsunuz.Kuruşların değerini doğru algılamalıyız.Savurganlık doğru değil.
Sokaklarda araba galericilerinde satış için sıra bekleyen ikinci el otomobillerin çokluğu bile ,ne kadar savurgan bir millet olduğumuzun başlıbaşına kanıtı...İkinci el dediysek hepsi daha yeni sayılır...
Eskiden ilkokullarda Yerli Malı Haftası yapılırdı.Neler neler anlatırdı değerli öğretmenlerimiz.YERLİ MALI TÜRKÜN MALI; HER TÜRK ONU KULLANMALI yazardı köy okullarında sınıfın bir köşesinde...Şimdi nerede, yabancı sermayeye devleti peşkeş çekmekte sıraya girdi bütün politikacılar...
AH GÖZÜNÜ SEVDİĞİM MİLLET
BAŞINA KUŞLA PADİŞAH SEÇEN BİR MİLLETE , AZ BİLE BU KADAR İŞKENCE EZİYET !
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, pireler berber iken develer tellal iken, ben dedemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken, ülkenin birinde, diyelim ki bir Hasan bir de Hüseyin varmış.Bunlar iki arkadaş birlikte seyahat etmeye koyulmuşlar.Bir gün yollarının üstünde büyük bir kalabalığa rastgelmişler...Nedir ne değildir demeye kalmadan bir kuş gelip Hasanın başına konmuş.Bu kuş talih kuşuymıuş...Hemen Hasanı kucaklayıp ,
’Padişahım çok yaşa, padişahım çok yaşa! ’ sesleri arasında omuzdan omuza taşıyarak saraya götürmüşler...Meğer anlamışlar ki o gün işte yeni padişahın seçilme günü imiş...
Bu olaydan sonra Hüseyin memleketine tek başına dönmüş...
Gel zaman git zaman, yenisi eskisinden daha yaman, bir işkence bir eziyet, bir vergi, bir haraç, bir iltimas furyası başlamış ki , ülkede kimse padişaha söz geçiremiyor, astığım astık , kestiğim kestik deyip kasıp kavuruyor milleti...
Milleti almış kara kara düşünceler; ne yapıp ,ne edeler de bir çözüm yolu bulup, şu padişahı yola getireler ? Birinin aklına ’ Yahu biz bunu padişah seçtiğimizde yanında bir Hüseyin vardı, o belki buna söz geçirir, hele gidip şu Hüseyini bulup getirelim, belki insafa gelir birazcık...’
Bu düşüncede karar kılan millet, arar tarar, sonunda Hüseyini bulup getirirler.Hüseyin Hasan’a der ki, ’ Yahu birader, etme eyleme, bak ne güzel padişah seçildin, şu millet iki gözü iki çeşme, ızdıraptan kan ağlıyor, biraz insafa gel, eskisini bu yüzden değiştirdiler, bak seni de değiştirirler! ’ dediyse de Hasan inadından bir türlü caymaz ve Hüseyine der ki; Sen insafı bırak Hüseyin de, bildiğin yeni işkence ,eziyet yöntemleri varsa söyle bana, başına kuşla padişah seçen bir millete, bu kadar eziyet bu kadar işkence az bile !
Devir o devir değil ama, pek de farkımız yok diyesi geliyor insanın! Bu tür halk hikayeleri kıssadan hisse, kulaktan kulağa dolaşır, dilden dile anlatılarak, enine en, yanına yan, kuyruğuna çan takılarak ses getirir, ses götürür durur; deve çanı gibi...
Ne diyelim artık, eğrilere ve eğriliklere (develere) kalmasın bu ülkenin politikaları...
Dostlar yeni GÜLDÜŞ lerle, kıssadan hisse Nasreddin Hoca, İncili Çavuş, Karagözle Hacivat, Bektaşi Fıkraları ile geleneksel kültürümüzün vazgeçilmez birikimine GÜLDÜŞ lerinizle kuvvet vereceğinize inanıyorum...Haydi ,EKVATOR çemberini çevirelim yeniden Güldüş’lerle..
Hepinize en içten sevgi, selam ve saygılarımla...
Şaban AKTAŞ
23.07.2008