40
Yorum
7
Beğeni
0,0
Puan
2775
Okunma

Artık teknoloji dünyasında yaşadığımıza göre birçok arkadaşımızı da teknoloji sayesinde tanıdığımızı inkâr edemeyiz. Tanıdıklarımızın içlerinde öyle derin dostluklar kurduklarımız, yüz yüze gelmeden önce kendisi hakkında hayaller kurduklarımız, benim olduğu gibi sizlerin de çok arkadaşlarınız vardır eminim.
Eminim diyorum çünkü benim çok var. Beş, altı yıldır kesintisiz sürdürdüğüm, yüz yüze görüştüğüm birçok arkadaşım var bu şekilde.
Bunlardan biri de Edebiyat Defteri’nden tanıdığım Ayşe Kadıoğlu Yıldız.
Onu ilk yazılarından tanıdım. Kendi iç dünyasındaki kabaran duyguları taşarcasına yazan, samimi, sıcak yazılarından… Oysa birbirinden güzel şiirlere imza atan iyi bir şair kendisi. Öyle olmasına rağmen yazılarını daha çok sevmiştim nedense.
Gizli bir hayranı olup her yazdığını okumak âdetim olmuştu ve bu güzel yazan kalemi tutan elleri tutup samimice öpmek, sıkıca sarılmak istiyordum.
Bu yaz başında Gebze’deki arkadaşım Aliye Uyanık’tan (Bozok Kızı) aldığım davet üzerine koşa koşa İstanbul’a gittim. Amacım çok sevip de görmediğim dostlarımı yakından görüp onlarla sohbet etmekti. Sağ olsun Aliye arkadaşım İstanbul’daki diğer arkadaşlarımıza da haber vermişti. Bu vesile ile birçok arkadaşımla tanışma fırsatı buldum.
Bunların arasında Ayşe Kadıoğlu Yıldız da vardı.
Duygularım beni yanıltmamıştı. Dupduru bir yüzü vardı. Sımsıcak ellerini tutup sevgiyle öptüm onu. Bana hediye olarak bir çift patik getirmişti. Şuan bu satırları yazarken gözümden akan yaşlara engel olamıyorum. Birbirini hiç tanımayan iki insan böyle derin hislerle sevebilir mi birbirini demeyin sakın! Çünkü biz çok sevdik…
Ve o günden sonra dostluğumuz artarak devam etti, ta ki o kederli haberi alıncaya dek…
Bir gün sayfasında şöyle bir paylaşım okudum;
“Sen çok güçlü bir kadınsın. Neleri atlatmadın ki. Bunu da atlatacaksın inan.” Bu lafı günde kaç kişiden duyduğumu tahmin bile edemezsiniz. Yok ya! Kolayınıza geliyor değil mi, güçlüsün, atlatırsın deyip bırakmak. Yıllarca hep aynı şey, ondan sonra görevini yapmanın verdiği rahatlık… Bencil şeyler! Ne âlâ memleket!
Yok, arkadaş, ben güçlü falan değilim! Zayıfım. Korkuyorum. Üzülüyorum. Bana değer veriyorsan, benimle üzüleceksin. Yanımda olacaksın. Ha, akşama telefonla saçma sapan örnekler vererek değil!
Sessizliğimi dinleyip, sessizce cevap vererek…”
Bu paylaşımı okuyunca içim cız etti. Başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Ne diyecek, ne cevap verecektim. Düşündüm ve içinden geçtiği gibi cevap vermek istedim. Ona şöyle seslendim; Ne yalan söyleyeyim, senin gibi bir arkadaşı kaybetmekten ben de çok korkuyorum. Ama kaybetmemek için dua ediyorum. Elimden başka bir şey de gelmez ki. Yeri göğü yaratan yüce Rabbim! Derdi verdiğin kuluna derman da ver ne olursun! Verdiği cevap; “İşte bu! Âmin!” oldu.
Ayşe Kadıoğlu Yıldız arkadaşımız, göğüs kanseri teşhisiyle ameliyat oldu ve Rabbimizden şifa, bizlerden dua beklemektedir. Onun için dua eder misiniz arkadaşlar. Biliyoruz ki duanın açamayacağı kapı yoktur.
Not: Aliye Uyanık (Bozok kızı) arkadaşımızın da annesi Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. Kendisine baş sağlığı diler sevgili annesinin mekânı cennet olmasını dilerim.
Emine UYSAL