Çirkin ve zarafetten yoksun bazı kadınlar, gerektiği gibi övmesini bildiklerinden, ömür boyunca sevilmişlerdir. andre mauroıs
Sezgin  KALAYCI
Sezgin KALAYCI

YA BALIK OLSAYDIM DA BALIK BENİ YESEYDİ!…

Yorum

YA BALIK OLSAYDIM DA BALIK BENİ YESEYDİ!…

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

554

Okunma

YA BALIK OLSAYDIM DA BALIK BENİ YESEYDİ!…

Bu günden 47 sene önce, şu anda klavyeye dokunup yazmış olduğu “Milyonlarca Şükür Sana” şiiri ile ilgili düşüncelerini paylaşan “Sezgin KALAYCI” diye bir şahıs yoktu. Siz öyle birini tanımıyordunuz. Belki birkaç gün, belki birkaç yıl, belki de en iyimser tahminle en fazla 30-40 sene sonra da Sezgin KALAYCI’nın bir mezarda çürümüş olan kemiklerinden başka maddi olarak hiç bir varlığı kalmayacak bu dünyada. Yaşamım boyunca benim için her fedakarlığa katlanmış ve yine şu an her fedakarlığa katlanmaya hazır olan annemin yanında bile, 47 yıl önce hiçbir anlamım yoktu benim. Yok oluşum annemin ve babamın mutluluğunu eksiltmez, üzüntüsünü de artırmazdı. Adım anılmaz, benden bahsedilmezdi sülalemde. “Sezgin” diye birisi yoktu onlar için. Rabbimiz lütfetti, adımızı anılmaya layık gördü, bizi yarattı. Hem de eşref-i mahlukat (yaratılanların en şereflisi) olarak bizi yarattı. Dünyadaki yaratılmış olan çoğu şeyi de bizim istifademize amade kıldı.

Biraz tefekkür edecek olursak; Rabbimiz biz “Hiç” iken, biz yok iken bizi yarattı ve biz anlamlı ve değerli olduk o andan sonra. Taşlar da topraklar da yaratılmış. Allah bizi taş olarak yaratabilirdi. Biz taş olarak, toprak olarak yaratılmadık, cansız değiliz, bir can taşıyoruz elhamdülillah. Peki canlıyız ama bitkiler de canlı. Bir ot, bir ağaç olmak istemezdi kimse sanırım. Bitki olmadık, yürüyoruz, hareket ediyoruz. Çevremize baktığımızda sürünen yılanlar ve koşan vahşi hayvanlar da hareketli canlılar. Hiç birimiz onların yerinde olmak istemeyiz değil mi? Evet! bize nimet olarak sunulan koyun gibi, balık gibi gıdaları tüketirken düşünelim: Biz yaratılmadan önce - Rabbimizin bize lütfetmesinden başka- balık ve koyundan bir üstün tarafımız, ya da onlardan bir alacağımız var mıydı da, onlar balık ve koyun, biz ise insan olarak yaratıldık? Onlardan bir üstün tarafımız ya da onlardan bir alacağımız yoktu elbette yaratılmadan önce. Ya biz balık gibi yiyecek olarak yaratılsaydık da balık bizi yeseydi? Balıklar bizi yemediği için ve soğuk bir kış gününde yediğimiz hamsinin, sıcak bir yaz gününde tuttuğumuz oruçtan sonra içtiğimiz buz gibi suyun lezzetini tadabildiğimiz için “ Milyonlarca Şükür Sana Rabbim!” diyelim o zaman.

Taş olmadık, toprak olmadık, ağaç veya hayvan olmadık, kainatın en şerefli varlığı insan olarak geldik bu dünyaya. Gıdanın, suyun olmadığı bir Afrika ülkesinde değil, düşmanların kıskandığı, ele geçirmek için türlü entrikalar yaptığı eşsiz bir vatanda yaratıldık üstelik. Biricik vatanımız Türkiye’de… Ama yaratılmış olan insanlar içinde Allah’a inanmayanlar da var. Rabbimize şükür iman nimeti taşıyoruz müslümanlar olarak biz. İman nimeti sayesinde başımıza gelen olumsuz hadiseleri Allah’a inanmayanlara nazaran tevekkülle karşılıyoruz, isyan etmiyoruz, buhrana, strese girmiyoruz. O olumsuz hadiseleri imtihan olarak görüyoruz. O hadiseler bizim dünya hayatımızı mahvetmiyor ve bizi çok fazla etkilemiyor. Ayrıca Rabbimizin bize dünyada verdiklerinden daha fazla nimetleri ahirette de imanı olanlara bahşedeceğine inancımız sonsuz. Nice güzel nimetleri cennette yaratacağına ilişkin zerre kadar şüphemiz yok elhamdülllah. Bu dünyadaki güzellikleri yaratan Rabbimizin ahirette de dünyadaki nimetlerden daha güzellerini yaratmaktan aciz olmadığını biliyoruz çünkü. Bu nedenle imanımızı en büyük nimet olarak görüyoruz ve bize bahşedilen iman nimeti için ” Binlerce, Milyonlarca Şükür Rabbim Sana!” diyoruz. Hatta bu sayılar da yetersiz kalır Allah’a hamdetmek için. Allah’ı, kendisine mahsus hamd ile, mahlûkatı adedince, zâtının hoşnutluğunca, arşının ağırlığı ve kelimelerinin mürekkepleri kadar tesbih ediyoruz. (Sübhanallahi ve bihamdihi adede halkıhi ve rizae nefsihi ve zinete arşihi ve midade kelimatih.) Elhamdülillah, Elhamdülillah, Elhamdülillah..........

Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa’nın (sallallahü aleyhi ve sellem) “Sebep olan yapan gibidir.” hadisi şerifi mucibince, içinizden bir kişi bu şiir ve yorum vesilesiyle “Elhamdülillah” derse, Yüce Rabbim belki rahmet nazarıyla bakar bu günahkar fakire inşaallah.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Ya balık olsaydım da balık beni yeseydi!… Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Ya balık olsaydım da balık beni yeseydi!… yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
YA BALIK OLSAYDIM DA BALIK BENİ YESEYDİ!… yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
Paylaş
YAZI KÜNYE
Tarih:
6.11.2015 10:38:50
Beğeni:
0
Okunma:
554
Yorum:
0
BEĞENENLER
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL