2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1003
Okunma
Rüşvet bizim tabana yayılmış en önemli hastalığımızdır. Bunu halk biliyor halkın içinden çıkan siyasetçi âlâsını biliyor.
Türkiye’de seçim kampanyaları, iktidar için de muhalefet için de seçmen için de rüşvet ekseninde yürür/ yürütülür. Meselenin ahlâki ve etik yönü hiç sorgulanmaz. "Sen bana oy ver ben sana aş, iş, eş vereyim" mantığı ve düzeneği ile bu kısır döngü sürer gider.
Süleyman Demirel’in seçime birkaç gün kala "Kim ne veriyorsa on fazlasını veriyorum" seçim vaadi bunun en çarpıcı örneğidir.
Balık olta ucundaki yemi görünce aklı başından gider. Biraz dikkatli baksa yemin ortasındaki yabancı cismi görecek. Ama nafile. Göz yeme odaklanmıştır oltaya değil. Balık yeme saldırır haliyle oltaya düşer.
Ülkemizde seçmen davranışı da böyle siyasetçi için vaadlerin maliyeti "sıfır"dır ama o vaadlere kananlar bunun bedelini çok ağır öderler. İşte bunun için Türkiye’de halkın sıkıntısı ve çilesi bitmek tükenmek bilmez. Hiciv ustadı Neyzen Tevfik’in deyişi ile:
Türkü yine o türkü,
Sazlarda tel değişti,
Yumruk yine o yumruk,
Bir varsa el değişti!
Türkiye’de seçimler maalesef iğrenç bir "al gülüm ver gülüm" meselesi olarak oynanan acı bir komedi..
Bu nedenle seçimlerin sağlıklı ve sosyolojik bir analizini yapmak mümkün değildir.
Turhan Şahin