32
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1604
Okunma

Bin gecelik bir aşkın sonu böyle biter mi?
Zamansız sevmişiz birbirimizi. Sen gözlerimin en içine bakarken görememişim seni. Korkularım korkuların olmuş, hayatım gerçeğin. Bilememişim.
Affet beni sevgilim…
Oysa anlamam gerekirdi sende ne kadar özeldim. Bir tapınakta saklanan su kadar kutsal ve içilesiye, bir gülün beyaz yaprakları kadar hasrettim sende ki gibi bir sevgiye. Üstüne yetmezmiş gibi bir de acılarımı dökerdim sana… Derdim “hadi bunları da yazsana…” Hatırlıyorum da gözlerime nasıl derin bakardı denizlerin… Boğulmayı bilememişim o mavilikte,
Affet beni sevgilim…
Koynumuzda uyuttuğumuz uzaklığa inat” ne kadar yakınız birbirimize” derdik bir de… Gerçi ben derdim bunu genelde. Sen öylece susar, dudaklarıma bakardın. Şimdi şimdi anlıyorum, ben ne desem kanmaya hazırdın.”Sana bir kahve vereyim ister misin “ dediğinde çekerdim ya seni ellerinden geri koltuğa… Bir yaprak misali düşerdin yanıma… Öylesi hafif, öylesi düşürülmeye meyilli, ölümüne razı elimden gelen her şeye, adı ölmek olsa bile… Yanım, yerindi ben bilemedim.
Affet beni sevgilim…
Koşardım sana her terk edilişimde.”Gene gitti bu da, beni terk etti “ diye ağlarken gömerdim suretimi aynada aksiden suretine. Başımı kaldırırdın fındık yapılı çenemden, gözyaşlarımı silerdin ya… Derdin ki “ağlama, seni zaten hak etmiyordu.” Diyemezdin ki o an bana “ben yarım sussana.”
Bitkin düşerdim yalnızlıklarımla savaştığım anlarda. Çoğu kez o koltukta dalardım uykuya. Hani “ yarım saatliğine uğradım, nasılsın diye “ der uyuya kalırdım ya… Uyandığımda hep şafağın ilk ışıkları olurdu. Ve sen yorgun ve birazda titreyen sesinle “günaydın gül güzeli “dediğinde üzerimden annenin şalını çekerdim ben. Oysa bilmem gerekirdi. Hiç bir kadın bir erkeğin ilk kadını olan annenin emanetini taşıyacak güçte değildi. Anlamam gerekirdi, bana verdiğin değeri.
Affet beni sevgili…
Şımarmamı bile severdin sen be… Çalışma masanın dibine gelir “a bu ne bence hiç olmamış, saçma sil “ derdim de içten, içten güler “peki “ derdin. Aralık pencereden içeri bir ses dolardı hatırladın mı?”Simitçiii” diye. Tabi ben hemen “ bana ne ben simit istiyorum almazsan bak avazım çıktığı kadar bağırırım” diye üstüne tehdit ederdim de, sen o bilindik sakinliğinle “ kahvaltın çoktan hazır benimle uğraşmayı bırak da bak içeriye “ diyiverirdin.
Of sıkılırdım senin bu her şeyi halletmiş hallerinden. Nereden bilirdim ki sen beni izlemek için hiç uyumamışsın. Nereden bilebilirdim bana açılacağına dair gece boyu yeminler etmiş ve benim bu tavırlarımla geri çekmişsin kendini.
Affet beni sevgili…
Aradan yıllar geçti. Tek bir sözünle aşka başladık işte.”aklım sende kaldı” dediğin günle. Ne olurdu daha önce söyleseydin ya da ben daha önce hissedebilseydim pis nefesler yerine senin nefesini. Şimdi her şey belki de çok farklı olurdu sevgili…
Uzun seneler sonra yaşadık, yaşattık yüreğimizde aşkı. Bir geceye bin gece masalları yazdık.
Ardına sen beni yokluğuna kurban ettin.”yapamayız, olamaz, vakit çok geç bana” dedin. Anlayamadığım ardından şu oldu; bin geceyi bir gece de nasıl tükettik…
Her şeye rağmen kaybettiğimiz zamanların adına sen beni bağışla, ben seni asaletli gidişinle anarken zaten…
Affettim sevgili…
Bir gece ansızın gelir isen kapıma soracağım tek bir sorum olacak sana… O da;
Bin gecelik bir aşkın sonu böyle biter mi?
22 Temmuz 2008 ( ya senden önce ya senden sonra )
NeNa