- 616 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
güzel günler
artan farkındalığımı ıslatmak için ruhumun iyi ve kötü taraflarını bu gece bi kokteyle davet ettim, mini saten şortum ve alakasız siyah tişörtüm olacak..saçlarım newtona itaatkar, tatlı su dalgalarıyla, omuzlarımdan aşağı..henüz pedikür yaşamış narin parmak uçlarım ve çıplak ayaklarım..
inadına siyah, inadına kızıl..
heybemi sırtımdan attığımdan beri omuzlarım ne çok ağrıyor..içimde tutup biriktirdiğim, ağzımı açsam bi ejderha ağzından fırlayan alevler gibi olacak..devrilmiş bütün tümcelerim, ardımdan ağlayacak..
ve korkarım bi onlar yaşayacaklar bu hüznü..
babam bi de..
kokusunun nikotin tadına doyamadığım, ilk sevdam..
göğsüne yaslandığımda zırhı beni saran, yalanlar ardına saklanmayan tek yaratılmış..
ve tutamayacağı sözlerin gölgesinde yaşayanlara beraberce çemkirdiğim kutlu insan..
beni en çok anlayan, her durumda kollayan ve özellikle kayıran..
babasına aşık bi kız çocuğu için terkedilmek, katlanması daha zor bi olgu..
hayatına giren bütün erkekleri onla kıyaslamak ve hep eksik kalışlarına mutlu mutsuz reaksiyonlar vermek..
şimdi boynuna sarılıp neler olduğunu bile anlatamıyorum..bi sigara istiyorum, çakmağıyla beraber uzatıyor ama ben yakamıyorum..iki duman haresinde saygı saklamak ne garip, oysa aynı sigaradan tüttürdüm daha önce..
neler olduğunu sorduğunda gözlerini gözlerime dikip, bu ay terapim gecikti diyorum..
işin aslı terapistimden haz etmiyorum, hatta o masasının üstünde saçmasapan kuruboyalar olan odaya girmekten de nefret ediyorum; beni ufukta batarken güneş, bi perşembe akşamı büyükadada dinlesin ve o anlamsız notlarını alsın istiyorum..
canımın içi babacım da yarın onunla görüşeceğini söylüyor..o an haykırmak istiyorum suratına, hangi terapist çalınan umutlarımı geri getirebilir ki..
hep derim, öyle halka açık bi kalbim var ki, gelen geçen ihtiyacı olduğu kadar umut yontmakta..öyle çok insanın yarasını yamadım ki, bütün iğneler benim elime battı..
yeniden çocuk olup kavak ağacımın yapraklarından sarma yapmak istiyorum..
remziye teyzelerin merdiveninden yuvarlanıp kafamı patlatmak istiyorum..
amcam beni sinemaya götürsün, irfan abi balon getirsin, mahallenin sütçüsü, aman da çilekli kızım, diye beni sevsin, dedem mahallenin delisini kahvaltıya davet etsin, babaannem akşamları beni elvana götürsün, bütün sokak beni şımartsın, şımartsın, şımartsın..
şimdi yokuşun başından bi gözüküyorum..
önce kahvenin önünden geçip zekioğluna gidiyorum..eskiden babaannemle gidip krem paketi gibi olan çokokremlerden alırdık, şimdi bilge ile fatmanura çikolatalar alıyorum..
şerife teyzenin dut ağacının altına gelip tarihi gülyazı sokak levhasına bakıyorum..bi iç çekiyorum..
kaldırım üzerinde oturmakta olan çocukluğumun ortayaşlı gelinleri, şimdinin bayağı bayağı yaşlı teyzeleri, heyecanla ayağa fırlayıp ’aman yağmur gelmiş’ diye bi şenlik koparıyorlar..
dedem bahçede asma ile ilgileniyor oluyor..
o akşam geceyarısına kadar sokak ahalisiyle muhabbet ediyorum..
çocukluğumu dinliyorum onlarca ağızdan, şımartılıyorum deli gibi; ve ben buna bayllıyorum..
büyüdüm ya, bunu göstermek için onlara çay servisi yapıyorum hanım kızlar gibi..
dedem gururlanıyor..
onun torunu..
okulu soruyorlar..
türkiyede kaç gence nasip olur benim yerimde olmak..
enaniyetim şahlanıyor..
büyüyünce ne olacağıma geliyor soru..
’çok büyük insan olacak..’
daha ne kadar büyüyebilirim ki, diye düşünüyorum..
büyük insan olacağım, çok büyük..
6300 motor bi arabam olacak..
yağmur ablalarının t cetveli de var..
bu çocuklar..utandırmasalar olmaz..
değiştiriyorum lafı..bu kadar alaka kızartıyor yanaklarımı..
satılmış amcaya dişlerini soruyorum, ünzile teyzenin şekeriyle ilgileniyorum..gülşen teyzenin torunlarını merak ediyorum..
hatice ablaya, hala tıkk yok mu, diye soramıyorum..hala evde çünkü..bütün sokak onu böyle kabul etti..
yaşlı ahalinin uykusu geliyor..
kahvaltıda görüşürüz kızımlarla ayrılıyoruz..
30yaş civarı ahaliyle kalıyorum..
bi kahve yapsan da içsek, diyorlar..
hemen, diyorum..
hamarat bi kızım ben..
amcam yardıma geliyor, hiç kıyamaz bana..
sen dur kenarda, iki laf edelim fırsat bulamadık diyor, alıyor elimden bakır cezveyi..
paylaşıyoruz ruhumuza dair ne varsa..
amcam hep böyleydi, hep büyüktüm ben onun gözünde, hep döktü içini bana..
sonra bahçeye çıkıyoruz..
kahvelerimizi yudumluyoruz..babaannemden söz ediyoruz..
en yakın zamanda bi kabir ziyareti planlıyoruz..
yaşlı asmaaltında, gözlerimiz yıldızlara çakılı, düşünüyoruz..
hayat dediğimiz varoluş, nerelere sürüklüyor..
amca diyorum içimden, zannettiğin kadar güçlü değilim ben..
o da, sana söylediklerimin onda birini gerçekleştiremedim diyor aynı yıldıza içinden..
sonra birbirimize bakıp gülümsüyoruz..
başına ne gelirse gelsin, herkes senden yüz çevirse bile, senin yerin hep burası, diyor..
gözleri dolu dolu..
gösterdiği yer, sol tarafı göğsünün..
büyük insan olmam önündeki engeller, o asmaaltında hep ufacık görünüyor gözüme..
terapiye gitmek yerine, orada bi semaver çay demlemek, ruhumu yeniliyor..
kim ne derse desin, iyi insanlar var benim hayatımda..
harikulade bi ailem..
dostlarım..
YORUMLAR
auh sevgili okuyucum, yüreğimi dağladın..
çantamın derinliklerinde bekliyor kapağında şehir hatları vapuru olan spiralli saman kağıt defter..
ara ara alıp bi iki satır karalıyorum, ama kendimle dertleştiğim bi sığınak oldu o defter benim için..
hayat dediğimiz varoluş, yanılgılar silsilesi..
hatırlanması ne güzel defterimin..
çok hoş bir yazı gerçekten içimizi ısıtan cinsten. müthiş keyif aldım..kutlarım sizi gönülden.. yazılarınızı uzun zamandır takip ediyorum aslında ilk kez yorum yapmış olsam da..
erik ağacınız yok mu? ama o güzel defter onu n'aptınız vermediniz mi yoksa? fazla merakımı mazur görünüz lütfen :$
sevgiler..