Tarihte Mete Han’la başlayan, Bumin Kağan’la mesafe katedilen, bugünlerde büyük bir halsizliğin, sahipsizliğin, umursamazlığın ihanetine uğramış olan turan...

Bazılarına, derdinin sadece yaşadığı devlet ve birlikte bulunduğu millet olması gerektiği saçmalığı aşılananlara gerekli cevaplar elbette verildi. Türk’e, tek vatanının yaşadığı devlet olmadığını hatırlatan Ziya Gökalp dizeleri anlatır hisleri: "Vatan ne Türkiyedir Türklere, ne Türkistan / Vatan, büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan".

Asli birliğimiz ise ne Avrupa Birliği ne de Şanghay Beşlisidir. Bunların hepsi; aslı ile içinde büyük hırs olup, yanında iyiliğinden başka hiçbir şey istemeyen bir velet gibi, Türk’e; öncesi olan ve ebediyete kadar sürecek düşmanlık besleyen devletlerin kimliği... Bir tarafta Rus, Çin, Acem diğer tarafta, İngiliz, Fransız, İtalyan. Hiçbiri bizi unutmadı, fakat ne yazık ki bizim açımızdan görünen; biz onların değişmez köklerini, tarih boyunca aşınmayan kinlerini çoktan unutmuşuz !

Solumuzda battı dediğimiz Yunan her ne kadar berbat durumda olsa bile, Türk’ten alması gereken için 550 yıldır pusuda, sağımızda ise yine Türk’e, kinini kusmak ve Büyük Ermenistan kurmak hayali ile yanıp kavrulan Ermeni 100 yıldır pusuda.

Bu ahvalde bize düşen, 1040’taki gibi pusuya yatıp, 1071’de şimşek gibi çakan ve 620 sene Batıya çare bulması için kafa patlatan bir önder, o önderin izinde bilinçli bir millet gerek ! Birileri Ayasofya, birileri Ağrı Dağı hayalleri kuruyorken, bize uyku 1915’teki gibi haram olması gerekir.

Bu hayallerin zamanı aşma ihtimalini gören Türk’ün, neyin ne olduğunu iyice kavraması, millet olarak bir iç muhasebeye ve aksiyona dökmek için ise köklü bir ülkünün peşinden koşması gerekir. O ülkünün kıstası ise 2250 sene öncesinden belirlenmiştir.