Şehrin herkes tarafından bilinen iki caddesinden geçtim az önce. Caddeleri söylememe gerek yoktur diye düşünüyorum, çünkü bu caddeler herkes tarafından bilinir ve tüm banka şubeleri, mağazalar vs. bu iki cadde de bulunmakta.
Saat 09,45 Bankamatik kuyrukları alabildiğince uzamış, köşe başında tekel bayii açılmış sadece. En başından başlayarak bu iki caddeyi arşınladım. Ne sağ ne de sol tarafta beyaz eşya dükkânları kapalı, telefoncuların spot lambaları hala yanıyor, kıyafet mağazaları desen in, cin top atıyor, kolonyacı, Türk kahvecisi desen hala ortalarda yok. Bir tek kısıktaki çorbacı açık, uykulu gözlerle milleti ağırlıyor. Kırtasiye ye vardım kapalı, tatlıcı desem sanırım ikindi ezanında açacak dükkânını.
Demem şu ki, saat 09,00’da bir çorap almaya kalksam, bulabilirsem bana helal olsun. Okula gitmeden fotokopi çektirecek olsam açık yer bulmamın imkânı yok. Ceketin bir yeri yırtılsa terzi kim bilir kaçıncı uykusunda. Kalem lazım olsa çorbacıya, fotokopi için bankacıya, çorap içinde tekel bayiine gitmem gerekecek sanırım.
Yazarını yazmayacağım, bir kitap okumuştum yıllar önce. “ Sadece aptallar sekiz saat uyur” isminde. Bu cümle aynen işleniyor sanırım hayatımızda.
Bereket arayın, artık bulursanız bir birinize haber verin, kapışın aranızda.
Günün bereketi sabah olur, besmele ile erken açılan dükkâna bereket yağar, bunu sadece ben söylemiyorum. Saat 10,00’da açılan dükkânda arayın bakalım bereket bulabilecek misiniz? Bir patron olarak sabah besmele ile aç dükkânını kısmetini bekle, çalışanını karşıla güler yüzle. Seni böyle gören ecdat çalışacaktır aynı azimle.
Yabancı kaynaklı, yabancı isimli, yabancı zihniyetli dükkânları öğlen vakti açıyorlar diye sende onların örtüsüne bürünme.
Peygamberimiz (s.a.v.)’in Hadis-i Şerifi ile noktalayacağım köşemi.
“ Allah’ım erkenci olmayı ümmetim hakkında mübarek kıl”
Ecdadımız gibi sabahın seherinde bereket toplayanlardan olmak umuduyla.