4
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1320
Okunma
Fonla okuyunuz lütfen: www.izlesene.com/video/en-duygusal-fon-muzigi/6865316#
Yanıbaşımda hızla geçen çarşafa bürünmüş ölü kadınlar ve ellerinde kefen renginde giysilerle masum sözcükler... Mavi, utanç içinde... Gögümde katar katar göç eden kuşlar... Kulaklarımda zonklanan sahipsiz ayak sesleri... Ve şair öldü, artık bütün şiirler yetim... Ve de mavi hiç olmadığı kadar kirli...
Hayta zamanlarımın uslanmaz sancısı, yüreği sızlarken kahkaha atmak gibi bir şeydi galiba aşk. Bebek için oyuncak, çocuk için oyun, büyükler için aşk var iyi ki demiştin. Aşkı oyun, sevgilini oyuncak yaparken bir çocuk bir bebek kadar bile aklın yoktu sevgilim. Özlemek, kaybedenlerin tek lüksüdür, vazgeçenlerin anlayamayacağı, anlayamazsın işte...
Ben seni şiirle yıkamıştım, sen gittin meze oldun alaturka şairlere. Bütün imgeler soyununca, çırılçıplak bir hüzün kaldı senden arta kalan. Bahar aynadaki gülümsememizdir demiştim, inanmamıştın. Mevsimleri ayırt edebildiğinde mevsimlerden sonbahar olacak demiştim, bak yağmur ve gökkuşağı... Ben senden vazgeçeceğim zaman bu şehre yağmurlar yağacak demiştim, şimdi kurumuş bir pınar misali gözlerle öyle boş, öyle anlamsız, öyle... Öylesine yaşıyorum işte...
Yalnızım, sen gittiğinden beri değil, seni tanıdığım günden beri. Senin olmadığın her anın andan sayılmadığı onca zaman geçti. Ben seni çok sevdim, belki anlamadın, belki anlatamadım, belki de anlatamazdım. Maviler aşkına sustum çoğu zaman. Mavi kalmalıydı gökyüzü, mavi kalmalıydı denizler, mavi kalmalıydı umutlar... Ama unutmuştum geceyi, maviyi nasıl da kararttığını!
Sözcüklerin boğaza düğümlendiği, nefes almanın zorlaştığı, gözlerde çaresizliğin okunduğu, çok şey söylemek isterken artık bütün sözcüklerin anlamsızlaşıp fayda getirmeyeceğini anlayıp susulan o andan beri çok zaman geçti. Gittin, unutulmadın; unuttun, özlenildin. Ama ne gittiğin için unutulmadın, ne de unuttuğun için özlenildin. Sadece sevdim o kadar, senin yerine de sevdim, iki kişilik sevdim ki, ben kaybetsem de aşk kaybetmesin diye.
Kalemimin mürekkebi neden bitti diye sorma, dilerdim ki gözlerimdeki hüznü sormanı. Bazı acılar vardır ki, kağıda dökemeyecek kadar seni senden almıştır. Kaderine küser, kalemi kırar, kendini bırakırsın artık hayatın akışına. Şairlerin en büyük acıları yaşadığı palavralarına sen de mi aldandın yoksa, unutma şairler ancak çekilesi acıları dökmeye gücü yeter zavallı kağıtlara!
Ben ne şairim, ne de maviye ve bahara aşık artık. İsteme benden parmaklarımı oynatmayı, kurşuna dizerim bütün beyaz sayfaları. Vazgeçtiğim kadar ölmüşsem, tükürmüşsem suratına yüzsüzlüğün ve hala inadına aldanıyorsam yüzünün coğrafyasında açılan güllerden baharın geleceğine, iflah mı olur sanıyosun artık bu yürek!
Bana ağlamadan gel demiştin, beceremedim yine. Oysaki o kadar tembihlemiştim ki sözcüklerimi, harf harf ama onlar da yüreğim gibi, sen gibi dinlemiyorlar beni. Yüreğim, kelimelerim, sen... Bahar, mavi, aşk... Yüreğime bahar, kelimelerime mavi, sana da aşk hiç uğradı mı sahi!..
Unutulmadın Pul Biber! :(