3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
477
Okunma
Yunus Emre,bir dörtlüğünde,
"Bu dünyada bir nesneye,
Yanar içim,göynür gözüm:
Yiğit iken ölenlere,
Gök ekini biçmiş gibi." der ya...
Ülkemizde son iki günde otuzu aşkın gencecik kamu görevlisinin toprağa düşüp,şehit olmaları en çok aklıma bu satırları getirdi/getirir ve her gencin ölümünde de hatırlarım bu dörtlüğü.
"Gök ekin gibi biçildiler...."
Çoğu yirmili yaşlarda olan bu gencecik insanlarımız daha boya gidecekti,ürün vereceklerdi...Ama hiçbiri olmadı.
Üzülmemek mümkün mü?
Burada ateş,sadece düştüğü yeri değil,insanım/duygularım var diyen herkesi de yakıyor!
...................
1992 yılının Eylül ayıydı sanırım.
Okullar yeni açılmış,öğretmen Engin Eker de hemen ertesi günü Doğuda bir köyde şehit edilmişti.
Cenazesi Çanakkale-Çan ilçesinde defnedilecekti.O gün orada bulunuyorduk biz de.Cenazeye katılmak da görevimiz olmuştu.Bürokratik bir emirden ziyade,insani bir görevdi öncelikle.
Cami avlusunda gerekli işlemler yapılmış,tam cenaze musalla taşından omuzlara alınıyordu ki arka taraftan "tartışmalar" başlamıştı.
-Slogan atalım,mezarlığa kadar ’Kahrolsun PKK" diye yürüyelim.
-Buna gerek yok,çünkü mezarlığa giden yolda buradaki madene çalışmaya gelmiş Doğulular var,onlar sadece Kürt,PKK’lı değil.Ya kalabalık galeyana gelir de bu vatandaşların evlerine saldırırsa ne olur/olacak?
-Olmaz!
-Olmaz olur mu,kitlelerin hangi ruh haliyle harekete geçtiğini bilemeyiz.Bir kıvılcımın bir ormanı yakması gibi,bir slogan da burada bir talana fırsat verebilir!
Baktım tartışma usulca ama çok kaliteli yapılıyordu.
Kısa sürede sağduyu galip geldi ve mezarlığa kadar hiç slogan atılmadan gidilmişti.
......................
Aradan yıllar geçmesine rağmen,o cenazede yapılan tartışmayı hiç unutmadım ve törenlerde hep aklıma gelir.
Oradaki sağduyulu sesi hatırlarım ve keşke herkes kulak verse diye de düşünürüm.
Kaldı ki dilimizde,öfkenin kontrol edilmesini emir gibi anlatan güzel bir söz de vardır:
-Öfke gelir göz kızarır,öfke gider yüz kızarır.