Eğitim tarihi hem işim hem de ilgi alanım olarak sevdiğim bir daldır.
İnsanlığın uzun tarihi yolculuğunu hem anlamak hem de geçmiş zamanlarda yolculuk edebilmek için biraz tarihe özellikle de eğitim tarihine bir giriş yapmak gerekir.
Eğitim nedir,ilk zorunlu eğitim ne zaman başlamıştır,medrese öğretimi ile tekke ve dergahın farkı nedir,nerede benzeşirler nerede uzaklaşırlar birbirinden.....gibi konularda bir yolculuk aynı zamanda tarihe de bir yolculuktur.
Ayrıca ilk milli eğitim bakanlığının "Maarif Nezareti" olarak 17 Mart 1857 ’de kurulması da bilmemiz gereken bir tarihi hakikattir ve MEB’lığını adının da değişik zamanlarda değişik olduğunu da torbamıza koymak gerek.1935-41 arasında Kültür Bakanlığı olarak adlandırılması gibi...
Ancak eğitim olgusunun en önemli unsurunun da "öğretmen" gerçeği olduğunu unutmamak gerek...
Sokrat’ın öğretmenliği bir başka iken;Kanuni’nin de hocası olan Yahya Efendi ise başka bir "taddır"...
Ancak beni etkileyen dört öğretmen ve onların "sıfatları" olmaktadır daha çok.
Konfüçyüs adı Çincede "Hocaların hocası" anlamına gelmekte iken;Hintli bilge J.Krişnamurti de "Dünya öğretmeni" sıfatıyla anılmaktadır.
İslam tarihine baktığımızda da "muallim-i evvel" ve "muallim-i sani" kavramları karşımıza çıkar.
İlki Aristo^ya verilen sıfat iken,ikincisi de Farabi’dir.
Olur ya bir gün bir yerlerde karşınıza çıkabilir...Bilgi dağarcığınzda "bulunsa" iyidir!
Bu arada Eski Yunan’da da iki öğretmen tipi karşımıza çıkmaktadır:
İlki Kheiron olup,öğrencilerini kendisine benzetmeye çalışır;(Günümüzden 3 bin yıl önce)Sokrat ise onlara hayatları boyunca lazım olacak bilgileri sunar ama kararı da öğrencilerine bırakırmış!!! (MÖ 5.yüzyılda)