TOHUM-U AŞK

‘’Bir sabah her zamankinden farklı uyanırsınız. İçinizde anlam veremediğiniz bir sevinç dalgası gelgitleri vurmaktadır yüreğinizin kumsallarına. Anlayamamasınız nedenini ama ayrı bir mutluluk katar bu size. En güzel elbiselerini giymişsindir, yıllardır tarak değmemiş saçlarına vurmuşsun ilk kez tarağı. Yüreğindeki güzellikler sanki o gün gökyüzüne de vurmaktadır. Hiç bitmeyen bir hazan mevsimiyle dolan kalbinde ilk defa çalmıştır kapısını sanki bahar. ‘’Allah’ım her şey bugün neden bu kadar güzel ki...’’ demeye kalmadan kalbin engel olamadığın bir ritimle atmaya başlayıverir. Her adımda daha da hızlanır, o kadar ki kalbin sıkışır nefes almakta zorlanırsın. Ne oluyor demeye kalmadan donuverirsin oracıkta adım atmak, kaçmak istersin ama nafile batıyorsun işte bataklığa çırpındıkça daha çok almaktadır içine seni.

Her şey donmuştur. Dünya bile artık söz geçirebilmiştir yörüngesine. Ama olamaz… ! biri yaklaşıyor işte. Sanki arş yere inmiş ve onu takip ediyor. Allah’ım ölüyor muyum yoksa, bu gönderdiğin ölüm meleğin mi yoksa. Yok yok bu kadar güzel ve korkutucu olmamalı benim ölümüm. Ve geçiyor önünde bütün güzelliklerin biriktiği bir çift siyah göz. Bu kadar güzellik sadece gözde toplanmışsa… Allah’ım diri diri yanmak neden. Neden bir kez ölmek varken ben bin kere ölüyorum. Gerisini hatırlayamıyorsun uyandığında başında kalabalık acımsı gözlerle karşılaşıyorsun. Kendini toplayıp ayağa kalkıyorsun ki… Hayalimiydi bütün bunlar ama nasıl olur aynı sokak aynı kıpırdayış yüreğimde.’’
Ve başlıyor işte arayış, haykırış, özlem…

(İLK BÖLÜM) DEVAMI YARIN…


ENES CAN