13
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
2028
Okunma
Hangi gecenin kaçıncı saati olduğundan haberim yok
Kalemi akışına bırakmışım
Bir sigara yakmışım evin en tepesinde , şehri kucaklamışım
En güçlü olduğumu sandığım bu yükseklik içine çekiyor beni.
Nazlı esen rüzgar her vuruşta bir damla daha çalıyor gözlerimden.
kan besliyor kalemimi söküp alıyor nefesimi ciğerimden
Ağlamak için hiç bu kadar çaba harcadığımı hatırlamıyorum.
Sanki içime yağmur doldurmuş gibi boş , bomboş bakıyorum en uzağa ...
Kulaklarımda son ses bir şarkı, dişlerim sımsıkı...
Ölmek istiyorum hemen oracıkta .
Sessiz sedasız çekip gitmek.
Duyurulmadan gömülmek.
Canım etime dar geliyor.
Söyleyecek onca sözüm var halbuki, ama ben sessizliği seçmiş, içime kanıyorum .
Yorgun, anlamsız boş ...
Şiirlere sarılan parmaklarımı kanattım. Son dal sigaramı da duygularım gibi boşluğa attım. Kaç kez yasakladım kalbime sevmeyi bilmiyorum. Hiç bu kadar acımamıştı. Kanla beslenen kötü bir kurt kemiriyor tümden neşemi.Yzüm bilmem kaçgündür bu kadar asık, bu kadar beter ve bu kadar patavatsız dilimde sözler
Bir hayal arkasında nasıl oyuncak olduğuma o bile hayrette ...
Sus diyorum, susmuyor yüreğim. Sevme diyorum sevme, bırak ...
Vedaların en namerdine vedaların en sessizini döküyorum gözlerimden ...
Sevmek sevilmek denen bu masaldan elimi eteğimi çekiyorum
neresinden yara aldıysa orasından öldürüyorum aşkımı
nasıl bir vedaya çarptıysam
öyle kapıyorum tüm kapıları
Bir rüzgarın önünde , ateşten iki kanat sırtımda
Sırtımda bu aşkın günahı
dilimde bir sevenin en büyük ahı, gidiyorum
dönmemek üzere
yanıp sönmemek üzere
yorgun, anlamsız
gidiyorum en uzak sessizliğe ...
_