1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
718
Okunma
Karanlık kentimin tüm ışıklarını tamir etmek yerine, dinamosu patlamış gönül odamın ışığını tamir ettim. Tüm kabloları yerinden söküp, damarlarımı bağladım. Umutla aldığım her nefesle, kalbimin heyecanla pompaladığı her kanla beraber; hiç sönmeyecek artık ışığım. Tüm sokaklar, tüm kent karanlığa bürünse de penceremden sızan bu ışık yolumu bulmamda bana yardım edecek...
Hiçliğimle yüzleşmemi sağladı bu ışık! Hiçliğimden varlık doğurmayı başardım sonunda. Tüm hissizliğimi bir araya getirip; hissiyatımı açığa çıkardım. Duruşumu, var oluşumu ortaya koydum artık. Bu tıpkı; gün ışığında ki tüm renkleri üzerine alıp, hiç birini yansıtmadan kendini gösterebilen ’beyaz’ olmak gibi. Ben de beyazım artık! Siyah olmaktan; umutlarımı gölgelerime saklamaktan vazgeçtim. Tüm saflığımla şeffafım. Gözlerimde ki feri görmek mümkün...
’Cebimden çıkarıp tüm umutlarımı; bakışlarıma hapsettim, sevinç dolu muzip çocukluğumu’
Ruhuma nakış nakış mutluluk işlemek istiyorum. Karamsarlık sandığımı kilitleyip, sararmış depresifliğimi içine sakladım. Anahtarını kalbimin en ücra yerine yolladım. Orada olduğunu bilmeliyim. Bilmeliyim canımı nelerin acıttığını. Bilmeliyim ki her anıma şükredebileyim...
Kaçan balonlarımı bu uzak şehirde yakaladım. Gökyüzüne daha yakındım sanırım. Artık hüzün perdesini araladım. Gün ışığını davet ettim içeriye. Etrafımda ki güzellikleri daha iyi görebileyim diye. Dudaklarımızı geren o mutluluk yansımasını huzur diye biçtim ömrüme. Artık göz pınarlarımı seller almasın, kalbimi boğmasın hüzünler!
Yeni bir sayfa açtım kendime. Düşündüğünüz gibi beyaz bir sayfa değil. Simsiyah bir sayfaya, beyaz mürekkeple yazacağım bu sefer. Beyaz sayfanın üzerine yayılan kapkara mürekkebin umutlarımı nasılda kirlettiğini biliyorum!
İşte bu yüzden; simsiyah bir sayfaya beyaz mürekkeplerle yazıyorum. Dağılsa da yazdıklarım, siyahın karanlığında kaybolmayacağım...