Kötülük etmeden pişman olmanın en iyi şekli, iyilik etmektir. bretonne
Mustafa Ceyhun
Mustafa Ceyhun

Z E K A T

Yorum

Z E K A T

1

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

676

Okunma

Z E K A T


İslam’ın farz olan beş şartından biride zekâttır. İslam dinine inanan, zengin olan her insan zekât vermekle mükelleftir. İslamiyet dünyadaki en büyük sosyal dayanışma, merhamet ve yardımlaşma dinidir. Cenabı Hak tarafından Peygamber Efendimize Kuranı Kerim vasıtasıyla tebliğ edilmiş ayrıca Peygamber Efendimizin s.a.v. hadisi şeriflerinde şartları, kimin ve kimlere zekât verileceği hakkında açıklık getirilmiştir.
Bütün bunlara rağmen inançlı olduğu halde bazıları ‘’Benimle mi kazandı veya benim malımda başkasının ne hakkı var’’ diyenleri sıklıkla duyuyoruz. Sonra da başlarına bir kaza bir hastalık veya para kaybı geldiğinde perişan olur. Aslında zekât, bedenin ve malın gücünü pekiştiren en güzel sosyal dayanışmadır.
Ülkemizde uygulanan kanunlar çerçevesinde her yıl evinizin arabanızın ve diğer gelirlerinizin vergisini, sigortasını ödersiniz. Ödememeniz halinde para cezası hatta hapis cezası alırsınız. Keza beyaz eşyadan, gıdadan, sigaradan vs. gizli vergileri ödersiniz. Tatil için, kontör için, fantezileriniz vs. için keyfi bedeller ödersiniz. Ama Cenabı Hakkın verdiği sağlık ve zenginliğiniz karşılığında fakirin hakkı olan zekâtı vermediğiniz için bu farzı inkâr etmiş olursunuz.
Bu konuda mesul olan insanlar iki türlü suç işlemektedir. Birincisi inkâr etmekle Cenabı Hakka karşı gelinmiştir, ikincisi zengin olduğu halde fakirin hakkını yemekle kul hakkı yemiştir. Sonrada etrafta ‘’Ben asla kimsenin kul hakkı yemedim’’ diyerek övünürler. Ama bir zaman sonra övüntüleri dövünmeleri olacaktır.
İslam dininde zekât ve fitre inançlı fakirlere verilir. Günümüzde insanlar acaba zekâtımı kime vereceğim, gerçek fakiri nerede bulacağım sıkıntılarını yaşamaktadır çünkü zekât verdiğiniz kişinin sonradan fakir olmadığı veya layık olmadığını görürsünüz. Fakir olup da sesi duyulmayan hayâ ettiğinden kimseye söyleyemeyen o kadar çok fakir var ki, bilemezsiniz. Öte yandan talandan mal kaçırırcasına yalana başvuran bir o kadar da çok hayâsız, rezil insanlar var.
Osmanlı İmparatorluğu zamanında zekât toplama, ulaştırma görevi devlete bağlı görevliler tarafından üstlenmişti. Bu gün de yine bu hizmetleri yürüten kurumlar var. Her nedense bazı insanların yine de içi rahat etmiyor. Şayet diyanet işlerine bağlı müftülükler eskiden olduğu gibi bu görevi tekrar üstlenmiş olsa müracaat eden kişilerin gayrimenkul ve mallarının hesabı, dağılımı daha sıhhatli yapılacaktır. Bu gün her mahallin bir muhtarları vardır. Bu konuda muhtarlıklara denetmenler nezaretinde yetki verilmelidir. Çünkü muhtarlar muhitindeki insanlarla daha içli dışlı olduğu için daha tez haberdar olurlar.
Tarihimizin en ihtişamlı dönemlerinde İstanbul’un Babıâli Caddesindeki dev kestane ağaçlarının dallarına insanlar bir mendil içerine zekâtını koyup bağlarlarmış. Ve üzerine şöyle yazarlarmış ‘’Bu benim zekâtım Allah c.c. rızası için kabul et.’’ İnsanlar arasında ne kadar güzel bir teslimiyet, kimse incinmeden güzel bir alışveriş. Düşünüyorum da inançsızlığın yayıldığı günümüzde, bir gecede yok ederlerdi hatta dallarını dahi kırarlardı. Fakirlerde hep fakir ve mahcup kalırlardı.
Her zengin hakkıyla zekâtını verseydi, bu kadar çok bilinmeyen fakir, ne bu kadar çok arsızlık yapan ne de bu kadar çok hırsızlık yapan olurdu. Hatta devlete ağır yük olan sosyal giderler olmazdı.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Z e k a t Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Z e k a t yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Z E K A T yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Davidoff
Davidoff, @davidoff
29.6.2015 19:48:47


İnanırım ki, asıl fakir avuç açan insan değildir.

Çevremizde öyle çok yardıma muhtaç insan var ki. Bunları görüyor ama görmemezlikten geliyoruz.

Yapmayalım, giydiğimiz, kullandığımız her ikinci kıyafetin, ayakkabı, çanta her ne ise hepsinin zekatını vermekle mükellefiz. Nasıl mı? Kırmadan, incitmeden, kendinizin maddi durumunuzun karşınızdakinden daha iyi olduğunu belli etmeden.

Sağlıkla kalın. Hayırlı Ramazanlar.


© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL