14
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1878
Okunma

her zamanki gibi gaz lambası ışığında ders çalışıyordum
kerpiçten yapılmış müstakil evin ahşam tavanından
yağmur damlaları dökülüyordu defterime
bazen sırılsıklam kalkardık uykudan her yağmurda akıyordu evimiz
koştum leğen getirmeye altlarına eski çaput kilim koydum
evimiz renklenmişti leğenlerle bu akşam yine
annem babama kızıyordu neden yaptırmıyorsun tavanı diye
her yağmurda uğraşıyoruz yakında tavan üstümüze çökecek diyordu
haksız da sayılmazdı annem
bazen uykudayken yağmur suyu leğenden taşardı her taraf batardı
kış gününde uğraşırdı temizliği ile kurutacağım diye kilimleri canım annem
evimizde suda yoktu çeşmeden taşırdık suyu kova kova
kazanda su ısıtılırdı önce beyazlar yıkanır
sonra renkliler yıkanırken beyazlar kaynatılırdı
deterjan olarak zeytinyağ sabunu kullanılırdı
çamaşır yıkamak çok zordu kadınlar için
her çamaşır gününde annem bizi de yıkardı
bizim banyolarımız odanın ortasında leğenin içindeydi
bazen annem komşularla sözleşip erkenden hamama giderdik
çok kalabalık olurduk herkes köfte ekmek alırdı ve yanında gazoz içerdik
Sanki hamam sefası olurdu göbek taşında göbekler atılırdı akşamı bulurdu eve dönmemiz
evimiz bir oda birde salondu odamızda üç tane tahta divan vardı
yerde hasırın üstünde çaput kilimi seriliydi ve yere oturmak için minderimiz vardı
giyeceklerimiz ise
çamaşır sepetlerinde veya leğenlere yerleştirip divanın altına konurdu
yorganımız kırk yama battaniyemiz örgüden yastığımız samandandı
kapı girişinde küçük bahçemiz vardı mutfağımız yoktu
annem salonun bir köşesine tahtadan yapılmış tabaklık asmıştı
tabaklarımızı bardaklarımızı ona dizerdi
birde kuru erzaklar için telli dolabımız vardı
bulaşıklarımızı leğende yıkardı
yemeklerimizi yazın bahçede kışınsa sobanın üstünde pişerdi
ben elektriği suyu banyosu mutfağı çocuk odası olamayan evde yaşadım
sofra dışında acıktım da ekmeyi ıslatıp üstüne şeker serpilir
bazende salça bazense yoğurt sürülürdü
oyuncağım yastıktan bebekti tülbent bağlar ayağımda uyuturdum
eğlencem kör ebeydi çelik çomak seksek oynardım
bazende ip atlar top diyede ne bulursak vururdum beş taşıda unutmamak lazım
arada kış gecelerinde mısır patlatılır büyüklerimizin masallarını dinlerdim
kalemtıraşı olmayan ucu kırık kalemi bıçakla açmaya çalışan
kör ışığın içinde kitapları okuyarak yazmaya çalıştığım
bayramdan bayrama yeni kıyafetler giydiğim yaşanmış çocukluğumdu
işte bu benim tavandan yağmur damlalarıyla ıslanmış yıllarım
annemin ve bizlerin çektiği zahmetleri düşündükçe bu günümüze şükür ediyorum
Edebiyat Defterinde günün yazısını seçen yönetime çok teşekkür ederim saygılarımı sunarım