7
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1434
Okunma

Sıcak bir yaz sabahı, mayıs çiçeklerinin kokusuyla uyanmak güzel di.
Bu güzel havayı evde harcamak akıl karı değil deyip, gezme planı yaptım. Zaman zaman moda semtimizi çok özlerim çalışma hayatımın bir kısmı Kadiköy’de geçtiği için kalben özlemim olur. Her sokağında yılların izleri vardır.İdil Biret’in evinin önünden moda burnuna yürümek ne keyiftir benim için.
Haydi gezelim dedik
Aldık başımızı geldik Moda ’ya.
Güneşli bir hava her yer cıvıl cıvıl, liseli kızlar gülüyorlar neşeli ,melek gibi yüzleri. Takıldı gözlerime yırtık pırtık pantolonlarında parçalanmış dizleri. Sağıma bakıyorum aynı soluma bakıyorum aynı. Kırmızı ışığa da yakalanmıştım, isabet oldu bir defile izliyorum ki, gözlerimle o yırtılmış parçalanmış giyiseleri modelini çizmeye başladım , çünkü eve geldiğimde makaslıyacağım kot pantolonlarımı...
Birden annemin sesi geldi kulakalarıma, ah beni rezil mi edeceksin kızım, okula böyle gidilirmi.? bir telaşla okul önlüğümün yırtılmış kol dirseklerini yamamaya başladı, olsun hırkamı giyerim dedim. Kaşlarını çattı yamalı giymek ayıp değil yırtık giymek ayıp demişti. Ve yıllar ve şairimiz Cahit Sıktı Tarancı’yı da hatırlattı bana.’Zamanla nasıl değişiyor insan’ derken şairimiz mısralarına bu güzel sözlerini eklerken değişimi hissetmiş meğer...
Moda burnunda çayımı yudumlarken derin derin derinliklere dalmışım , tel çaldı bir arkadaşım , nerdesin sana kahve içmeye gelmek istedim dedi, Moda’dayım dedim, anlayamamış, bir kez daha sordu, defile izliyorum canım Moda’dayım moda ya ..!
Sevgilerimle...
Oya Gedik
Moda Sahil