4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1429
Okunma


İçinde kopan fırtınaları bir türlü dile dökemeyen, anlaşılmamaktan korkan bir kız çocuğu bir gün hayatını değiştirecek şeyi keşfetti. Yazmak… Yazdıkça rahatladı, rahatladıkça yazdı. Harflerin gizeminin duyulmakta değil görülmekte saklandığını öğrendi. Konuşmaktan çok yazmayı sevdi. Hep kendine yazdı, hep kendisi okudu. Yalnızca hayallerinde saklıydı gönül heybesindekileri başka insanlara dağıtabilmek…
O kız çocuğu sürekli kafasında bir şeyler kurgulayarak yaşıyordu… Kendisi yaşamışçasına… Buna “empati” denildiğini öğrendi zamanla ve bu olguyu yüreğinde tüm şeffaflığıyla hissettiğini fark etti. Yazmanın sınırı yoktu onun için. Sadece şiire değildi sevdası… Hikaye, deneme, şiir… Duygularını ifade edebilmek, kendisine bir nevi terapide bulunmak için sınır koymaksızın yazıyordu…
Büyüdü o kız…
Aşkı da tattı, hayal kırıklığını da, özlemi de… Yüreğinde barındırdığı tüm çocuklar için gözyaşı döktü, gözyaşlarını silen tek şey, harflerdi… Savaşı lanetledi bazen, bazen zamanın ne kadar kısa olduğunu anımsattı kendisine… Sürekli gelişmeyi istedi, okudu, yazdı; yazdı, okudu… Herkesten gelen önerileri dikkatle dinledi, özellikle şiir yolculuğunda elinden tutanları hiçbir zaman unutmadı… Loş odasında, mum ışığında sadece kendisi için yazan biri iken, duygu ortaklığı kurduğu, gönülden gönüle giden yolda sevdiği, değer verdiği birçok dostu oldu, şiirce konuştular, şiirce anlaştılar ki bu en güzel iletişim yoluydu…
Ve sonunda hayali gerçek oldu…
Rüyasında her gece türlü senaryolarla gördüğü, bazen gerçekmiş gibi sıkı sıkıya tuttuğu, bırakmadığı, koynunda yatırdığı kitabına ulaştı…
Leyl-i Efruz, gözyaşları içinde geçen gecelerimin tek parıltısıdır. Varoluşumun, özlemlerimin, hüsranlarımın, acılarımın, mutluluklarımın anlam bulduğu, somutlaştığı tek gerçekliktir. O, harabemin ve kimi gecelerde üzerime gelen gölgelerin tek aydınlığıdır.
www.regulusyayinevi.com/ur…/leyl-i-efruz-seda-yukler/