0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
944
Okunma
Kontrolsüz ani tepkiler; telafisi zor hatalar doğurur.
Az konuşmak; daha az hata yapmaktır.
Gerçek dost manevi sponsordur.
İnsanın sürekli kendinden dem vurması muteberliğinin düşmanıdır.
Fakirin yanında zenginliğinizden; bıkkın ve bezginin yanında ise mutluluk ve başarınızdan bahsetmeyin. Ancak; herkesin umutlarında olan bu kavramlardan genel anlamda bahsediş hayalleri doyuracaktır.
Çok konuda bilgili ve mahir olabilirsiniz. Ancak; bunları karşıdakilere aktarmak güzel konuşmakla mümkün hale getirilebilir.
Keşke dememek için, hafızanızı olumsuzlukları kayıt etmemeye programlayın
Monoton bir konuyu ilgi çekici hale getirerek işlemek konuşmacının değerini arttırır.
Sevilmek, sayılmak ve bilgilenmek istiyorsanız; karşınızdakilere kendi sahaları ile ilgili sorular sorun. Böylece; o kişi onure olacaktır.
Tatlı dilli olmakla şaklabanlık ayrı şeylerdir.
" Belki.. Bakarız " gibi kelimeler umutları doğurur." Evet... Hayır " kelimeleri ise kesin hükümdür.
Pişmanlıklarımızın çoğu; düşünmeden konuşmaktandır
Hevesler ertelenmemelidir.
Kimsenin hakkını gasp etmezken; hakkımızı da gasp ettirmemeliyiz.
İmalarla kötü söz söylemek karşınızdakine düşünme fırsatı tanımaktır.
Gözlerde ki parıltılar; ruhsal durumun yansımasıdır.
Karanlığı çökmüş alabildiğince gecenin. Kim bilir ne aydınlıklar görülür yine de gönlünde mevsimin.
Nice çığlıklar birikir içimizde. Hani şu bağırıp, söyleyemediklerimiz. Yüklenir gönül tellerine ve her dokunuşta dönüşür notalara. Bir cümbüştür başlar vakitli vakitsiz ve ne güfteler oluşur dinlediğinizde. Çığlıkların valsi başlar sessizce.
"Son demleri ömrümün.. Nasıl geçersen geç! " Hep senin dediğin gibi geçip gitti zaten. Yok öyle; "nasıl geçersen geç" demek. Bundan sonra nasıl istersem öyle geçeceksin, inanmazsan bak ta gör ey ömür !
Bir ayak çukurunda ebediyetin; ha çekti ha çekecek neyleyeyim.
Sussa bakışların nasıl yaşarım.
Yüreğimdeki çığlıkların valsi.
Gece yarısı.. Yine başladı bile çığlıkların valsi !..
Ertelediğim düşlerime hep esir kaldım gerçeklerim de..
Uykuya daldığımda dokunsam ağlayacak rüyalarım var.
Kamufle edilmiş onca yüzlerde yaşamak ve hala bağışlamak.
Çığlık çığlığadır bir gece yarısı yüreğiniz. Haykıramazsınız ! Dans edip dururlar sessiz sessiz. Ve onları da biriktirirsiniz ister istemez .
Hal hatır sorma. Bırak merhabayı, nasılsın demeyi. Gülme, bakma, arama, bir çay olsun ısmarlama. Canın sağ olsun, sen bilirsin de; ne işin var o halde cenazemde? " Nasıl bilirdiniz ?" derken hoca efendi, ilk sensin " iyi bilirdik" diye cevap veren kalın sesinle. Yalancı ! Nereden bilirsin ki... " Hakkınızı helal ettiniz mi ?"... " Helal olsun!" demen yok mu birde hele.. Ne hakkın var ki sahtekar senin ben de ? Sorarım bunun hesabını; nasılsa er geç sende geleceksin daha oraya !...
Burnu akıp duruyordu adamın.
"--- Bu ne hal ya. " dedi kızı.
"--- İki iş yaptın söylene, söylene. Ne yapayım burnumdan getirdin işte ! "