1
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
749
Okunma
...
"İnsanlar değişiyor. Neden kadar değiştiklerini anlamıyorum" dedi bir dostum.
Yalan yok ben de çokça aynı serzenişte bulunurken yakalıyorum kendimi. Ancak biz yediveren gülleri gibiyiz. Hatta ondörtveren gülleri. Yaratılmışların içinde en güzeli olduğunu iddia edenleri bozmamak için gül benzetmesi yaptım ki aslında bana kalsa nebatat içinde çevremizi ve çevremizdekileri çirkinleştirmekte gösterdiğimiz başarı anımsatacak bir ot bulabilirim. Biz bize dokunan herşeyden aynı saniyede en az yedi iyilik ve bir o kadar da kötülük üretebilecekken, genelde; dokunulmasına ses çıkarmadan hareketsiz davranmak eğiliminde yaratıklarız. Hareket kaabiliyeti (fikren ve zikren) bu kadar üstün bir varlığın bu kendini ot gibi rüzgara, saz gibi akıntıya bırakması belki ondörtveren güllüğümüzün sapından sebeptir.
Değişkenliğe gelince. Biz zaten epeyce değişik canlılarız. Kendimiz bile kendimizi bazen anlamazken, başkalarının bizi anlaması için yırtınırız. Bu yüzden komün ve bu yüzden hep yalnızız. Gölgesiyle oynayan canlılarız biz yahu. Zekamız onun bir yansıma olduğunu anlamamıza yeterli olduğu halde...