Kürdanla mesaj verilir mi demeyin pekâlâ veriliyor.

Densizlik eden birini paylayıp haddini bildirdiğinizde o kişi kullanılmış kürdana benzer. Bir dönem radyo programlarının ve siyah/beyaz televizyon döneminin renkli komedyeni "Baldan Damlalar" adlı kitabın yazarı, Bal Mahmut’un anlattığına göre; Atatürk, aynı zamanda bir kültürel akademi olarak işlev gören “Çankaya Sofralarında” hiddetlendiği zaman sözünün dokunduğu insanı “kullanılmış kürdana çevirirmiş.”

Lokantalarda kürdanın adı; “garsonun müşteriye attığı son kazıktır.”

Bendeniz misafirine et yemeği hazırlayıp, sofraya kürdan getirmeyen bir ev sahibini, içimden haddimi aşarak "incelikten yoksun" birisi olarak damgalarım.

Hani İskoçyalılar cimriliği ile ün yapmış bir halk ya onlar da misafirin eve yaklaştığını görünce her bir aile ferdi eline bir kürdan alıp güya dişlerinin arasındaki yemek kalıntılarını temizlemeye çalışırlarmış. Bunda ki mesaj da “biz yemeğimizi az önce yedik, siz avcunuzu yalarsınız. Bizden yemek ummayın.” demekmiş.