Felek sennen mahkemeye gidelim
Senin bana etmediğin kalmadı.

Veya

Kahpe felek sana n’ettim neyledim
Kestin mümkünümü çarelerimi

Halk kültürümüzde ve divan edebiyatımızda üzerine binlerce şiir yazılan, türkü yakılan, mani düzülen felek nasıl bir şeydir acabaki insanoğlu ondan bir türlü yakasını kurtaramaz ve binlerce yıldır sürekli yakınır durur kendisinden.

Felek kelimesinin etimolojik anlamı, Fenike, Akat, Aram/Süryani ve Arap dillerinde çark, çıkrık, yıldızların döner küresi buna bağlı olarak da baht, talih anlamlarına gelmektedir. Bizim anladığımız anlamda felek, (eflak) gökyüzü demektir.

İnsan oğlu şükrünü bildirdiği, elini açarak dua ettiği arş-ı âlâya, sitem ve garazını bildiremeyeceği için araya bir haya perdesi koyarak ve edeb tavrı takınarak adına “felek” dediği varlığa; açmış ağzını, yummuş gözünü veryansın etmiş; zalim felek, kahpe felek, kanbur felek diyerek.

“İnsanın ters giderse işi muhallebi yerken kırılır dişi” kimi insan vardır neye elini atsa kurutur, bütün işleri ters gider, “nasipsizlik” bir türlü yakasını bırakmaz. Kurşun döktürse de muskalar yazdırsa da, üfürükçülere gitse de nafile, yükler yükünu feleğe...

Adam felek elinden nefeslenecek gibi olmuş, tam rahata erdiğini düşünürken kendi kendine "bundan sonra artık sıkıntıları geride bıraktım. Ben ondum demiş."

Felek bu, bildiğini işler ya durmuş duramamış:

-Ben öldüm mü de sen ondum diyorsun bre gafil demiş.
--------

Sunar bir câm-ı memlû bin tehî peymâneden sonra
Döner vefk-i murâd üzre felek amma neden sonra

açıklaması:
Felek bin boş kadehten sonra bir dolu kadeh sunar amma o zamanda senin vaktin geçmiş olur.