12
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2678
Okunma
....................Kıymetli dostlarım ;
Sayfamızın, ne nedir köşesinde en son yorumlanan terimlerde Said-i nursi ile ilgili yorumları okudum. Güzel yurdumuzun bir ilinde, BİTLİS’te dünyaya gelen bu alim insan, Osmanlının çöküşünü, Türkiye Cumhuriyetinin ne şartlarla kurulduğunu görmüş, I. dünya savaşında Doğu cephesinde Milis albayı rutbesiyle savaşırken yaralanmış ve ruslara esir düşmüştür. Zindan hayatı rusya da başlamıştır.
....................Rus imparatoru mahkumları ziyaret ettiğinde, bütün mahkumlar önünde eğilir, bir kişi hariç. Dikkatini çeker, niçin eğilmiyorsun dediklerinde ; Bir müslüman yalnızca Yüce yaratanının önünde eğilir der. Çok sinirlenen İmparator, hemen kurşuna dizilmesi için askere emir verir.
....................Said-i nursi beş dakika müsaade ister. İki rekât namaz kılayım der. İzin verirler, bu arada çar dikkatlice izlemektedir. İki rekatı çabucak kılar ve hazırım der. Niçin çabuk kıldın dediklerinde ; Korktu da ağırdan alıyor demeyesiniz diye kıldım. Çarı etkileyen bu cevap, Said-i nursi’yi affetmeye yetmiştir. Hapis hayatı devam etmektedir sadece kurşuna dizmekten vazgeçerler.
.....................Türk asıllı bir rus askeri kaçmasına yardım eder, hapishaneden kaçırılır. Bir yıl boyunca geceleri yol yürümüş, gündüzleri mağaralarda, kayalıklarda saklanmıştır. Çeşitli bitkiler ve ot kökleriyle beslenmesini sürdürmüş, bir yılın sonunda Almanya’ya ulaşmıştır. Oradan da Türkiyeye dönmüştür.
.....................Emirdağ’ında, mecburi ikamet ettirildiği ilçedeki izlenimleri aktarmak istiyorum. Babam Sadık KARANFİL Talebelerinden birisiydi. 1940 ’lı yıllarda, Emirdağında ikameti sırasında yazmış oldukları eserlerle ilgili; Hapis hayatı, mahkemelerde eza-cefa dönemi devam etmiştir. Memleketinden uzak, tek başına, yaşlı ve yorgun bir insana yapılan eziyetler had safhaya ulaştırılmıştır.
.....................Yazmış olduğu bir risalesinden dolayı tutuklanıp, Afyon iline hapishaneye götürülür. Mahkemeye çıkması yakındır. Emirdağındaki talebeleri; Babam dahil beş kişi üstad’ın mahkemesinde bulunmak için afyon’a gitmeye karar verirler. Yokluk yıllarıdır, para yoktur, emirdağ-afyon arası 80 KM’lik bir yoldur. Yiyeceklerini hazırlatıp, heybelerine koyarlar, mahkemenin gününe üçgün kala yola çıkılır. Yaya olarak gideceklerdir Afyon’a kadar.
.....................Bu ne menem sevgidir...! Hangi güç yaya olarak 80 KM’lik yolu katettiriyor.Yalnızca gönüllerde taht kuran sevgileridir. Mahkemeye çıktığında ; Emirdağından gelen beş talebesini gören bu büyük insan, gözlerinden boşalan yaşlara hakim olamamış, ağlamıştır. Ömrünün 33 yılını hapislerde geçirmiş, yaşı 70 in üstünde, yorgun, bitkin bir vaziyettedir.
....................Suçu neydi..? Vatanı mı bölmeye çalışmıştı, hırsızlık mı yapmıştı, insan hayatına mı kastetmişti, bu vatanı parselleyip satmışmıydı. Bu vatan için cephelerde savaşmış, esir edilmişti. Artık gam değildi mahkemenin vereceği karar, indinde. Karşısısında meccanen seven beş yürek duruyordu. Gözleri yaşlı...!
....................Üstadımız mahkemede mahzun olmasın, bizlerin varlığından güç alsın diyerek gece-gündüz demeden yaya olarak geldikleri mahkemede üç günün yorgunluğu kalmamıştır. Can-ı gönülden sevdikleri o yüce insan, ellerini açıp dua etmiştir gözlerinden süzülen yaşlarla, talebelerine......
....................Biliyorum ki şu sayfalardaki kardeşlerimin sevgileri yücedir. Bir kâlp taşıyoruz. Gönül kardeşliğimiz var. Birbirimizi karşılık beklemeden seviyoruz, Yüce rabbim bu sevgiyi bizlere bahşetmiştir ki ; Birbirinizi seviniz diye. Gözünüzün önüne getirin, o mahkemeyi, en kötü gününüzdesiniz, doğduğunuz yerlerden binlerce KM uzakta, gurbettesiniz, yargılanmaktasınız, ömrünüzün yarısına yakın bir zaman hapishane hayatı yaşamışsınız ve karşınızda beş sevdiğiniz insanı görüyorsunuz, yalnız sizin için gelmişlerdir, Kilometrelerce uzaktan yürüyerek.
....................Yorgun halleriyle, uzaktan size bakıp gülümsüyorlar. O anki ruh haliniz nasıl olmalı.? Ben şu anda yazarken gözyaşlarıma hakim olamadım. Sağlıcakla kalın.