5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1837
Okunma


BİR ‘SOĞUK KAHVE’ DEĞERLENDİRMESİ-AHMET BATMAN
‘Bu kitap her şeyin bir başlangıcı olabilir,sonu da.Gözlerimizin önündeki perdeleri kaldırabilir ya da hepten bizi kör edebilir.Her başlangıç gibi tozpembe hayaller kuruyoruz. Varlığımızın bedeli bir şeylere bağlanmaktır belki de. Umarım yazılarda kendinle yüzleşirsin. Bazen âşık olduğun anları, bazen lisede alnının ortasında çıkan bir sivilceyi, bazen annenin babanın değerini bulacaksın bu yazılarda.Hani yazsam ne güzel olurdu dediğin cümleler var burada.İçine biraz seni,biraz kendimi kattım.Aslında her yazı bir cümledir ve sen kendi cümleni mutlaka cebine koy’ cümleleriyle kendi kapağını süsleyerek başlıyor Soğuk Kahve.
Kişisel gelişim kitaplarını oldum olası sevmem. Nedeni de tüm kişisel gelişim kitaplarının insan ilişkilerine sınırlar çizen ,metre veya santimetrelerle insanlar arası ilişkinin boyutunu belirleyebilen,jestlerin ,mimiklerin ve duruşlarımızın anlamları konusunda derinlemesine bilgiler sunan nitelikte ortak abide kitaplar olması ve her kişisel gelişim kitabında da bu tür bilgilerin konunun amentüsü niteliğinde kitapların orta yerinde muhakak durması. Bununla birlikte tanıdık bildik bazı kalemlerin özlü sözlerinin her kitapta bulunması gerekliliği.
Sevdiğim,okuma zevkine inandığım değerli bir arkadaşımın tavsiyesiyle okumaya başladığım kitabın sayfalarını tedirginlikle açarken , acaba yine bir kişisel gelişim kitabıyla mı karşılaşacağım endişesi de yok değildi aslında bende.
‘Hayatta her şeyin bir başlangıcı vardır ve her başlangıç beraberinde sayısız beklentiyi getirir.’ cümlesiyle derinlerimize akmaya başlıyor Soğuk Kahve.Kitaptan aldığım kısa kısa notlar ve altı çizilmiş çarpıcı cümlelerin rotasından yol alarak gittiğim Soğuk Kahve ilk etapta akıcı, sade ve gündelik diliyle selamlıyor okurunu.Sıcacık bir kahve ikram ediyor ve merhaba diyor sabahımıza. Okura farklı bir açıdan görme yeteneği sunuyor.Okura hayata dair tercihler sunuyor ,seçeneksizliği değil tercihi sunuyor. Bazen ironi yapıyor,bazen iğneleme.Yer yer bir kamyon şoförü edası ve dili de takınmıyor değil yazar satırlar arasına sıkıştırılmış argo ama bir o kadar da yüzümüze çarpan varolan gerçek hayat cümleleriyle.Yazarı biraz da farklı kılan bu aslında.Açıksözlü olması,duygu ve kelimelerine sansür koymaması.İnsanların söylemeye çekindiği şeyleri açık yüreklilikle, kaygı taşımaksızın söylemekten çekinmemesi.Bu bir taraftan bizleri şaşırtırken diğer taraftan da gerçekler ile yüzleşmemizi sağlıyor.
Soğuk Kahvenin Sayfaları bazen sitem kokuyor,bazen arzu,bazen aşk,bazen umutsuzluk,bazen kısa bir hikaye,bazen söylenmemiş sözlerin huzursuzluğu,bazen ihtiras,bazense koca bir roman.Her halukarda kitap yaşam kokuyor,okutuyor.Yazar gönlünden kopan neyse olduğu yansıtıyor okuruna.
Yazarın sosyal medya otobiyografisi ile kendisini tanıttığı kitabın içindekiler kısmı 8 sayfadan ,kısa konu başlıkları ise 213 yazıdan oluşuyor.Konuların akışı içerisinde çocukluk ,gençlik ve olgunluk dönemlerini ve bu dönemlere ait hayat kesitlerini parça parça serpiştirilmiş olarak görüyoruz Soğuk Kahve’de.
Yolculuk ise kitabın en uzun metrajlı , derin ve anlamlı mesaj veren yazısı diyebiliriz. Ölümle yüzleşen ve kendi değil çocukları öksüz kalacak diye üzülen bir babanın uyandığında öksüz kalanların babası olmasını anlatıyor bu yazı. İrkiliyorsunuz, duygulanıyorsunuz…
SOGUK KAHVEDEN SICAK PASAJLAR:
-Çoğumuz susarız, susmak vazgeçmektir ve vazgeçmek aslında her şeyi başlamadan bitirmek. Hayatın boyunca sarılacağın birine hiç sarılmadan ölmek demek. Hep aklında kalan soru işaretleri ve tercihlerinin değişmesi demek...
-Bugün çay içelim dediğimde poşet çay, çorba içelim dediğimde hazır çorba yapan kadın, yarın çocuk istediğimde yuvadan alalım diyebilirdi. Hazırcı hale gelmişti ilişkiler ve ben bu hazırcılığa hazır değildim.
-Aşk bir kalp kazasıdır ,içinden sağ çıkamazsın ve her şey yarım kalır.Sen gibi ben gibi.
-Seni seviyorum çünkü" yazmasın o cümlelerde... Çünküleri unuttum senden sonra" yazsın.Seni sevmek için çünkülere ihtiyacım yok yazsın.
-Bir kızın triplerine katlanabildiğin kadar seversin aslında.
-Neden her şarkının içine giriyorsun?
-Tekrar tekrar dinlediğim şarkılar gibisin..Bazen üst üste yüz kere seviyorum seni.
-Eski sevgiliyi çok özleyip, içinden mesaj atma isteği geldiğinde devreye giren otomatik fren sistemine "gurur" denir.
-Hoş geldin dememeli insan kalbin her evet dediğine. Akıl olmazdı, eğer kalp her zaman doğruyu söyleseydi.
-Bazen insanın dokunmaya kıyamaması gerekiyor. Sadece bakarak sevmeyi öğrenmek lazım. Bazen saatlerce bakmak…
-Karşındaki seni çözene kadar varsın, çözüldükten sonrası hep bir sıradanlık.
-Hangi giden terk edebilmiş ki mezarını?
-Seçeneksizliğim değil tercihimsin.
-O mendiller hep canınızın yandığı yerlerde.
-İnsanın kendine yaptığını hiç kimse yapamıyor işte. Gitme diyemiyorsun,bazen tutuluyor dilin. Sıkışmış ruhuna gurur ve sırf bu yüzden kaybetmeyi göze alıyorsun.
-Biz daha ergeniz tabii. Ortaya karışık sivilcelerim ve söylemekten çekindiğim cümlelerim var.
-Bir şeyin asıl değerini kaybedince anlarsın. Dünyanın en salak insanı olsan yine anlarsın. Kaybetmek de öyle bir şey.
-Otobüs şoförünün gördüğü boşluk gibidir aşk, sen göremezsin.
-O sıradan kurulan cümleler gibi değil, ben seni başka bir alfabeyle seviyorum, git dediğimde gidemeyişini, arkamdan bakarken üzülüşünü seviyorum. Biz bize yeteriz bizi seviyorum.
-İnsan binlerce sözcükten oluşanve içinde bir hayli anlatım bozukluğu bulunduran bir cümleden farksız.
-Belki de dünyanın en uzak mesafesi dudaklarımızın arasında…
-Sevdiğin şeylerin değişmesi yeniden doğmak olabilir…
-Bir adam hala sevebilir.Uzaktan sesini çıkarmadan,olduğu yerden,olması gerektiği gibi.Elinde bir fincan kahve varken bile sevebilir.
DİPNOT VEYA NOTUN DİBİ:
-Karşısındakine işaret diliyle konuşmamı sınırlama benim,bazen konuşmadan da anlaşılabilir diyen değerlisine , sembol veya işaretlerine karşı değilim.Ağzından çıkan her bir kelimeni kutsuyorum senin ve bu kutsiyetle kelimelerinin ortasından öpüyorum senin diyebilen bir sevdiği de olmalı insanın.