2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
758
Okunma
Gözü fersiz, sesi titrek yaşlı kadın bastonuna dayana dayana yanlışlıkla market sandığı nalburiye dükkânına girer.
Köyden yeni gelmiş ve işe o gün başlamış olan acemiliğini, şaşkınlığını üzerinden henüz atamayan yüzü sivilce dolu çocuk yaştaki çelimsiz tezgâhtara:
- Evlâdım tuvalet kâğıdı alacaktım der.
Tezgâhtar, köyünden ilk defa çıkıp iş bulmak umuduyla kente geldiği için kadının dediği “tuvalet kâğıdı” sözünü hayatında daha önce hiç duymamıştır.
Dükkânın arka bölümünde raf düzenlemesi yapan işi başından aşkın harıl harıl çalışan patrona:
- Bi ebe tuvalet kâğıdı istiyo, nası bi şey o der.
Patron sert ve soğuk bir ses tonuyla, tezgâhtarı azarlarca:
- Biz de yok der.
Tezgahtar:
- Kusura galma deyze dediğin kaadden bizde yoğumuş, bizde bi kaad var o da zımpara kaadi. Nasıl olsa ikisi de kaad, o dediin kaadin yerine zımpara kâğıdı virsem olmaz mı der.